YAŞAMAK İÇİN YEŞİLİ DOĞAN'I KORU
Yeşil Doğa Günü: Doğanın Sesi, Vicdanın Yankısı
Dünya, tüm canlıların ortak kullanım alanıdır birbirimize karşı saygılı olmamız şart.
"Yaradılmışı severiz, yaradandan ötürü"

Dünya hızla büyüyor, şehirler kalabalıklaşıyor, beton yükselirken yeşilin sesi her geçen gün biraz daha kısılıyor. Oysa nefes aldığımız her an, doğanın bize sunduğu en büyük armağanın farkında olmamız gereken bir an. Yeşil Doğa Günü, yalnızca bir takvim yaprağında yazan bir tarih değil; insanlığın doğayla ilişkisini yeniden düşünmesi için bir çağrıdır.
Her ağacın gölgesinde bir umut, her yaprağın üzerinde bir yaşam hikâyesi vardır. Ancak biz, modern dünyanın telaşında bu hikâyeleri duymamaya başladık. Gökyüzü griye bürünürken, dereler susuz kalırken, kuşlar yuvasız, ormanlar sessizleşiyor. Doğa susarsa, insan da susar. Çünkü biz doğanın efendisi değil, bir parçasıyız.
Bugün, doğayı korumak yalnızca çevrecilerin görevi değil; hepimizin vicdani sorumluluğudur. Evimizde, iş yerimizde, okulumuzda attığımız her küçük adım – bir ağacı korumak, suyu israf etmemek, atıkları ayrıştırmak – geleceğe bırakacağımız en değerli miras olacaktır. Yeşili korumak, aslında insanın kendisini korumasıdır.
Unutmayalım: Doğa bizden intikam almaz, sadece sessizce geri çekilir. Ve biz, onsuz bir dünyanın ne kadar sessiz ve solgun olduğunu o zaman fark ederiz.
Bu yüzden, Yeşil Doğa Günü, bir farkındalık günü olmanın ötesinde bir yaşam biçimine dönüşmeli. Bugün bir fidan dikelim, bir damla suyu boşa akıtmayalım, bir çocuğa doğayı sevdidoğayı
Sev, sevil doganı koru
Son yıllarda rant için çok orman alanı kül oldu, ve sonrasında gördükki o alanlara maden ruhsatı konuşulur oldu, bu vebal agırdır.
Doga dostu çocuklar yetiştirelim.
Çünkü doğayı korumak, geleceği sevmek ve korumaktır.
Ortak mırasa sahip çıkalım, yarın çok geç olmadan.
Hayrettin Bulut