SUÇA KARIŞMIŞ ÇOCUKLAR
Bir ülkenin en büyük güvencesi, geleceğe bırakacağı en değerli mirası çocuklarıdır. Onlar okul sıralarında düşler kurmalı, defterlerine umutla yazılar yazmalı, oyun parklarında neşeyle koşuşturmalıdır. Oysa günümüzün acı gerçeklerinden biri, çocukların suça itilmesidir. Ellerinde kalem yerine silah taşıyan, kitap yerine uyuşturucuya mahkûm edilen çocuklar, toplumsal bir çöküşün sessiz çığlıklarıdır.
Suça karışan çocuk, yalnızca bir “bireysel sorun” değildir. Bu, ailede başlayan, okulda devam eden ve toplumun tamamını ilgilendiren büyük bir yaradır. Yoksulluk, ilgisizlik, sevgisizlik, kötü arkadaş çevresi, adaletsiz bir düzen… Bütün bu etmenler, bir çocuğu suçun karanlık sokaklarına sürükleyebilir. Çocuk, çoğu zaman kendi iradesinden çok, içinde bulunduğu koşulların kurbanıdır.
Çocukların suçla anılması, yalnızca adliyelerin veya emniyetin değil; hepimizin sorunudur. Çünkü o çocuk, bizim çocuğumuzdur; çünkü geleceğimizin bir parçasıdır. Onun yok olan yaşamıyla birlikte, ülkemizin yarınlarından da bir parça eksilir.
Bu yüzden, suça karışmış çocukları yalnızca “suçlu” olarak görmek haksızlıktır. Onlara uzatılacak sevecen bir el, doğru bir eğitim olanağı, güven veren bir aile ortamı ve umut vadeden bir gelecek; belki de o çocuğu yeniden kazanmanın anahtarıdır. Unutmayalım ki her çocuk, doğru ortam ve koşullar altında yeniden doğabilir.
Çocukların suça değil, umuda, eğitime, sevgiye ve güvenli bir yaşamın sağlandığı bir geleceğe gereksinimi vardır.
Zeki BAŞTÜRK