ÖĞRENCİLERİN YETİŞMESİ YÖNÜNDE İZLENMESİ GEREKLİ YOLLAR
Her mesleğin kendine has özel bilgi, beceri ve teknikleri vardır. 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesinde öğretmenliğin " Özel bir ihtisas mesleği" olduğu ifade edildikten sonra;" öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyonla sağlanır" denmektedir. Bir resim öğretmeni ressamdan, bir İngilizce öğretmeni tercümandan, bir edebiyat öğretmeni şair ve yazardan ayıran özellik öğretmenin öğretim yaklaşımı ve çeşitli öğretim yöntem ve tekniklerin sahip olmasıdır. Her okuma -yazma bilen birinci sınıfta okuma-yazma öğretmeni, bir Almanca veya İngilizce dillerini iyi biliyor diye, Almanca veya İngilizce öğretmeni diye görevlendiremeyiz. Kişinin bildiklerini öğretebilmesi için öğretme konusunda özel olarak yetiştirilmesi gerekir. Ülkemizde bu görev Eğitim Fakülteleri tarafından yerine getirilmektedir.
Öğretim işi deyince aklımıza öğretim Metot ve Teknikleri gelmektedir. Öğretim Metotlarını 1-Genel öğretim metotları, 2-Özel öğretim metotları olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Genel öğretim metotları olarak ayırdığımız tüm öğretmenler tarafından bilinmesi gerekli metotlardır. Özel öğretim metotları ise; örneğin: Türkçe dersinin amaçlarını, ilkelerini, ders konularını, bu konuların işlenmesi için uygulanacak metot ve teknikleri kapsar. Bu durumda bir öğretmenin hem genel öğretim metot ve tekniklerini, hem de branşı ile ilgili özel metot ve teknikleri iyi bilmesi ve kendisini bu anlamda iyi yetiştirmesi gereklidir. Bilindiği üzere öğretim yöntem ve teknikleriyle ilgili genel konuları ele alan bilim dalına "Öğretim Bilimi" denilmektedir. Bu bilimin gelişmesine birçok bilim adamının düşünce ve katkıları olmuştur, Sokrates, "Sokratik Metot" denilen, "soru-cevap" ve "tartışma" yöntemlerinin uygulanmasını esas alan bir metot geliştirmiştir. Eflatun, Sokratesin öğrencisi olup onun metoduna" Sezgisel düşüncenin etkisiyle, sezme yolu ile nedenleri aramayı" katarak metodu geliştirmiş, Eflatunun öğrencisi Aristo ise öğretimde gözlem ve deneye yer verilmesi gerektiğine dikkat çekerek bugünkü modern öğretimin temellerinden birini ortaya koymuştur. Öğretim biliminin gelişmesinde Farabi, İbni-Sina ve Kaşgarlı Mahmut' un da önemli katkıları olmuştur.
Farabi: Öğretimin kolaydan zora doğru gidilerek yapılması gerektiğini, İbni-Sina: Öğretmenin öğrencisine çok yumuşak yada çok sert davranmamasını, çocuklar arasında bireysel farklılıklara dikkat edilmesini, gözlem ve deneye yer verilmesini, ortaya çıkan problemlerin nedenlerinin araştırılmasını ve araç-gereç kullanılmasını özgün bir öğretim yapılması gerektiğine işaret etmiş, Kaşgarlı Mahmut ise; Divan-ü Lügat-it Türk adlı eserinde dil öğretiminde önce çok sayıda örnek vererek bu örneklerden kurala ulaşma yolu izlemiş, tekrarın önemini çok iyi kavramış, bu konulara dikkat çekmiştir. Karahanlılar dönemi (1200' lü yıllır) bilim adamlarından Zernusi ise öğretmenin bilgili, güzel ahlâk sahibi, tecrübeli ve örnek bir şahsiyet olması gerektiğini belirterek öğretmen niteliklerine işaret etmiştir. 17. Yüzyılda W.Ratke, önce nesnelerin, sonra kavramların ele alınmasına, tekrar ve soru-cevabın önemine işaret etmiş, J. A.Comenius (Komenyüs) öğretim konularını bilimsel bir yaklaşımla ele alınmasına (Büyük Diduktika adlı eserinde) deney ve gözleme dayanan öğretim başlamasının XVIII. Yüzyıl J.J.Rousseau "Emile veya Eğitim üzerine" romanında eğitim-öğretimin doğaya yani çocuğun biyolojik ve pisikolojik özelliklerine uygun olması gerektiğini savunmuştur. En önemlisi ise insan gücü öğesi öğretmen, sınıfta rahat bir hava yaratması, öğrencilere sevgi ile yaklaşması, kendini sevdirmesi, neyi niçin, nasıl öğreteceğini bilmesi gibi yönleriyle öğretimin gerçekleşmesine katkıda bulunması gereklidir. Öğrenmeyi, zekâ, genel yetenek, öğrencinin kişilik özellikleri, ailenin sosyo-ekonomik statüsü gibi değişmeye dirençli özellikler ile öğretimin niteliği, öğretmen ve öğrencinin öğrenmeye harcadığı zaman, öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal giriş özellikleri gibi değişebilir özellikler etkilemektedir.
“Herkesi aydınlatmak isteyen öğretmenler mum gibi erimeye razı olmalıdır”
Cenap Şahabettin
Hüsamettin AKSUNGUR
E. Maarif Müfettişi