YOZLAŞAN TOPLUMLAR, YOK OLMAYA MAHKÜMDÜR!
Toplumlar kültürel , sanatsal toplum bilinci ve dil, lehçe örf, anneleriyle benliğini kazanır yaşamını sürdürür. Bunları kaybederse yok olur gider, bunun eşigindeyiz.
Bireysel çıkarlar, hertürlü sahtecilik hayatımızı esir almış yok olmaya yüz tutmuş bir zamandayız .
Kültür, bir toplumun tarih boyunca biriktirdiği maddi ve manevi değerlerin bütünüdür. Dilinden edebiyatına, sanatından geleneklerine kadar her unsur, bir milletin kimliğini oluşturur. Ancak son yıllarda kültürel değerlerin zayıfladığı, toplumun köklerinden uzaklaştığı gözlemlenmektedir. Bu sürece “kültürel yozlaşma” adı verilir. Aşağıda bu olgu farklı başlıklar altında ele alınmıştır.
Dil ve İfade Bozukluğu
Bir toplumun dili, onun düşünme biçimini yansıtır. Ne yazık ki günümüzde Türkçe, başta sosyal medya olmak üzere birçok platformda yozlaştırılmakta; yabancı kelimeler bilinçsizce dilimize sokulmakta ve genç kuşaklar arasında kısaltmalar, argo ve yabancı sözcüklerle dolu bir “melez dil” yaygınlaşmaktadır.
Bu, sadece bir dil sorunu değil; aynı zamanda düşünce derinliğinin kaybolması, iletişimin yüzeyselleşmesi anlamına gelir. Dilini kaybeden bir toplum, kültürel kimliğini de kaybetmeye mahkûmdur.
Aile Yapısının zayıflaması
Aile, kültürel aktarımın en temel birimidir. Ancak günümüzde bireyselleşme adı altında aile bağları zayıflamakta, saygı, sevgi, fedakârlık gibi kavramlar yerini bencillik ve tüketim odaklı ilişkilere bırakmaktadır.
Aile içi iletişimin azalması, ortak sofraların kaybolması, değer aktarımının kesintiye uğraması, kültürel yozlaşmanın temel nedenlerinden biridir. Aile yapısı çözüldüğünde, toplumun temel direği sarsılmış olur.
Medya ve Popüler Kültürün Etkisi
Televizyon dizileri, internet içerikleri, müzik videoları ve sosyal medya platformları, kültürel algının şekillenmesinde artık başat rol oynamaktadır. Ancak bu mecralarda çoğunlukla şiddet, dedikodu, yüzeysellik ve tüketim kültürü ön plandadır.
Toplumun özellikle genç bireyleri, bu içeriklerle büyürken milli ve manevi değerlerden uzak, taklitçi ve tüketici bir birey haline gelmektedir. Popüler olanın değerli sanılması, kültürel sığlaşmanın bir sonuc
Sanat ve Estetikten Uzaklaşma
Geçmişte sanat, toplumun ruhunu yansıtan, değerlerini yücelten bir alan iken; günümüzde estetikten ve anlamdan uzak, sadece dikkat çekmeye yönelik çalışmalar yaygınlaşmıştır.
Edebiyat, tiyatro, müzik ve sinema gibi alanlarda nitelikli üretim sayısı azalırken, sanatın ticarileşmesi kültürün derinliğini yok etmektedir. Gençler, halk müziği ya da klasik edebiyat yerine kolay tüketilen içeriklere yönelmektedir
Tarih Bilincinin Zayıflaması bizler tarihimizi dizilerden ögreneceksek vay halimize.
Geçmişini bilmeyen toplumlar, geleceğini sağlıklı inşa edemez. Ancak tarih bilinci günümüzde oldukça zayıflamış durumda. Genç kuşaklar tarihî şahsiyetleri tanımamakta, milletinin geçmiş başarıları ve mücadelelerinden habersiz büyümektedir.
Bu durum, kimliksiz lik ve aidiyet duygusunun zayıflamasına yol açar. Oysa tarih, sadece bir bilgi alanı değil; aynı zamanda kültürel hafıza dır.
Aile örf, adet ve toplumsal kültürel değerlere yeniden sarılmak. Bunun yolu saygı, sevgi hoşgörüden geçer.
Kültürel yozlaşma, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur.
Bu süreci tersine çevirmek için;
Eğitim sisteminde milli kültür ve değerlerin vurgulanması,
Medyada nitelikli içeriklerin desteklenmesi,
Aile yapısının güçlendirilmesi,
Sanat ve edebiyata gereken önemin verilmesi,
Dilin doğru kullanımının teşvik edilmesi
gibi adımlar atılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki; kültürünü koruyan milletler, tarih sahnesinde varlıklarını sürdürebilir. Geçmişini unutanlar ise başkalarının kültürü içinde eriyip gider.
Hayrettin bulut