TOPLUMSAL ÇÜRÜMÜŞLÜK
Bir süredir ülkemizde akıl almaz olaylar görülmekte ve bu durum artık insanlarımızca kanıksanmış bir hal almıştır. Hayatı, olayları ve özellikle ülkemde olup biteni, ülke insanının düşünüş biçimi, kabulleri, bu olanlar ve olup bitenler bir rüya mı, şaka mı, tranva mı, kader mi? diye hayıflanıp kendi kendime gülüyorum. Sonra, nedir bu ya hu, deyip bazen öfkelenip, bazen ağlamak geliyor içimden. İstesek bu halde olmazdık. Bir çözüm olabilir mi diye (duyarlı üç beş iyi adam gibi) yeniden düşünüyorum. Kendimce bir eleştirel bakış ile düşündüğümde ise esas nokta olabildiğince objektif olmaktır. Bu bağlamda gerçeklerle gerçekten yüzleşmek gerekir. Kendi çıkarımıza olmamış olsa bile toplumsal duyarlılık için bunu yapmak gerekir. Devlet olma ilkeleri, hukuku ve ahlakı erozyona uğratılıyorsa, siyasi kudretli eleştirilemiyorsa insanlıktan koyunluğa evrilme devam eder. Eleştirel bakışa mukavemet kültürünün (yalakalık) yaygınlığında, gerçeklerle yüzleşmek irade ister cesaret ister, yani ister de ister. Geleceği doğru yaşamak ve yaşatmak istiyorsak kritik düşünme ile önyargılardan uzak ve olabildiğince şüpheci bir şekilde(eleştirel bakış ile) hareket edebiliriz. Hemen hemen her gün bir siyasi partiden seçilmiş vekiller, seçmenlerin iradesini hiçe sayarak, başka partilere geçerken sudan bahaneler ileri sürmeleri ahlaki bir erozyon değimlidir, Siyasi etik, sadece siyasetçiler için değil, aynı zamanda vatandaşlar için de bir sorumluluk alanıdır; çünkü toplumun etik beklentileri, siyasi kültürün şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Bizim toplumun etik beklentileri neyse siyaset de odur.
Halk neyse siyasetçi de odur. bu durum etik mi ?. Bunun bir çaresi olmalıdır, Mevlan’nın dediği gibi “ya göründüğün gibi olacaksın veya olduğun gibi görüneceksin” bunu bir dörtlükle söyleyecek olursak; Oyumuzla taht kurdunuz meclise, Kulak tıkadınız, gelen her sese, Gerçek söz sahibi, bu millet ise, Artık yok saymanız şık mı efendi. Diğer yandan işçi emekli maaşına % 15.74, Memur emeklisine 11.54 zam verildi akabinde ekmeğe %25 zam geldi. Kiralar aldı başını gitti, diğer yandan iğneden ipliğe gelen zamları ise konuşmak bile istemiyorum. Her yıl bir önceki geçmiş yılı arıyoruz dar gelirliden alınıp daha çok kazanana verilen bir sistemin olduğu ülkede yaşıyoruz garip olanda dar gelirlinin itiraz etme yerine şükredip bu sistemi alkışlaması çok kazanç elde eden gelirlinin de gözünün doymaması gözünü dar gelirlinin cebine dikmesi ahlaken uygun mu?. Bundan önce de enflasyon yaşadık, ama enflasyon rakamları doğru açıklanıyordu. Enflasyonla mücadele için doğru teşhis için doğru rakamlar olmalıdır. Emeklinin ve dar gelirlinin açlığa mahkûm edilmemesi için doğru rakamlarla doğru sonuca varılacak ekonomik tedbirler alınmalıdır. Mesele şu bir kişiyi, bir grubu mağdur ederseniz ya da belli bir liyakati olanın hakkını gasp ederseniz, haksızlığa uğrayan/hakkı yenen kesimde hınç oluşur ve bu hıncın telafisi yoktur. Hınç, nesilden nesile bir tranva olarak aktarılır.
Ciddi bir rehabiliteden geçme imkânı zaten yok. Bundan dolayı, özellikle kamu yönetiminde bulunanların böyle bir hassasiyet göstermemeleri, (akıl sağlığını kaybetmesi için ) o toplumun beynine vurulan darbelerdir. Bu kelimenin tam anlamıyla o topluma kıyımdır. Bir başkası yürürlükteki kılık kıyafet yönetmeliği ortadan kaldırıldı. Takım elbise giymeye lüzum kalmadı! Takım elbiseden tasarrufa geçildi. Artık okullarda ve kurumlarda öğretmen, memur, yönetici, veli , amir kalmadı, kimi kot pantolon, kimi şalvar, kimi kısa şortla bütün haya yerlerini göstermek suretiyle ders yapıyor, kimi gözleri gözlüklü, insandan başka her mahluka benzeyen tasarruf ve taassup ehli öğretmenler türemiş, sözde öğretmen diye sayılan, kim olduğu belli olmayan, saçı sakalı birbirine karışmış, hatta kuyruk yapan ve tıraş masrafından kurtarılmış, kim olduğu belli olmayan öğretmen ve yönetici gördük!. Kirli sakal üzerine kravat takmış, "benim sendikama gelmezsen" tehdidi altında görevini sürdüren ütüsüz kuruma gidip mesleğin bütün özelliklerini yitirmiş, saygınlığını kayıp etmiş, her türlü hakaret ve yeni tabirle mobinge maruz kalan ve sahiplerine karşı onurunu yitiren köleler vardır!. Günlük politika üretimi ile sorunları çözeceğini düşünen yönetimler havanda su dövmekten öteye gidemezler. Bilim ve realite ile hareket eden uluslar bu alanda büyük mesafeler kat etmişlerdir. Bir millet aklını ve sorgulama yeteneğini doğru ve yerinde kullandığı müddetçe bütün zorlukların üstünden gelir. Aksi durumda her şeyini kaybeder. Yarınların bizim olabilmesi için işe dünden başlamalıydık. Evet dünden. Ne yazık ki! Bunu yapamadık. Sorgulayan ve bilimsel düşünen bir neslin ortaya çıkması, hem içeride hem de dışarıda rahatsızlık verir. Geçmişten ders almadıkça geleceği kuramayız. Bize emanet bu vatan toprağını cennette, cehennemede haline getirmek bizim elimizde. Bu vatanı cennete çevirebilmemiz ancak bilimsel düşünen sorgulayan bir nesillerle başarabiliriz.
Hüsamettin AKSUNGUR
E. Maarif müfettişi
