Sahada Yabancı Var…
Türkiye Süper Liginde yabancı hakem uygulaması, son dönemde futbol kamuoyunda yoğun bir tartışma konusu haline geldi. Bu uygulamanın hayata geçirilmesi, ligimizdeki hakem performanslarına duyulan güven eksikliğini giderme çabası olarak görülse de beraberinde pek çok soru işaretini getirdi. Peki, bu uygulama gerçekten Türk futbolunun sorunlarını çözebilecek mi, yoksa sadece geçici bir pansuman mı olacak? Gelin, bu konuyu farklı açılardan ele alarak bir değerlendirme yapalım.
Öncelikle neden yabancı hakem konusu gündeme oturdu? Süper Ligde oynanan maçlardaki hakem kararları, taraftarlar, kulüpler ve hatta spor yorumcuları tarafından yüksek sesle konuşulur oldu. Özellikle gerek şampiyonluğu gerekse de ligden düşmeyi etkileyeceği düşünülen maçlarda verilen kararların adil olmadığına dair algı, ülkemizde ilgi odağı halindeki futbolun keyfini kaçıran ana unsura dönüştü. Önce VAR neden müdahale etmedi? ile başlayan feryatlar, zamanla yabancı VAR hakemi isteğine evrildi. Türkiye Futbol Federasyonu’nu (TFF) özellikle şampiyonluk adaylarından gelen bu yoğun isteğe kayıtsız kalamadı ve VAR’a yabancı hakem getirildi. Yani “Yabancı Hakem” kapısı aralandı. İşin burada bitmeyeceği çok aşikardı. Sıra saha içindeki hakemlerin de yabancı olması isteğine dönüşünce federasyon, adeta “emredersiniz” dercesine sahaya da yabancı hakem getirdi. Seksen altı milyonluk ülkeye iki milyonluk ülkeden yabancı hakem!..
Yarın tüm kulüpler de yabancı hakem istiyoruz, derlerse ne olacak? Bizim hakemler saha kenarında top mu toplayacaklar?
Yabancı hakemlerin ligimize getireceği bazı avantajları da elbette görmezden gelemeyiz. Öncelikle, bu hakemler Türk futbolunun iç dinamiklerinden, kulüpler arasındaki rekabetten veya taraftar baskılarından etkilenmeden karar verebilirler. Ayrıca, Avrupa’da üst düzey maçlara alışkın hakemlerin tecrübesi, Süper Ligin temposuna ve stresine uyum sağlamalarını kolaylaştırabilir. VAR sisteminde yabancı hakemlerin kullanımıyla iptal edilen goller veya gösterilen kartlar, bazı maçlarda “adalet yerini buldu” yorumlarına yol açtı. Bu durum, kısa vadede taraftarların ve kulüplerin öfkesini bir nebze dindirmiş gibi görünüyor.
Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Yabancı hakem uygulaması, Türk hakemlerin gelişimini nasıl etkileyecek? Eğer yerli hakemler sürekli ikinci plana atılırsa, uzun vadede kendi hakem havuzumuzun kalitesi düşebilir. Üstelik yabancı hakemler her maça atanamıyor; genellikle derbiler veya kritik maçlarla sınırlı kalıyor. Bu da ligin geneline yayılmış bir çözüm sunmaktan ziyade, yalnızca belirli maçlarda bir “göstermelik” rahatlama yaratıyor. Zamanlama da bir başka sorun: Sezon ortasında alınan bu karar, planlama eksikliği izlenimi uyandırıyor. Eğer böyle bir uygulama gerçekten etkili olacaksa, neden sezon başında kapsamlı bir şekilde başlatılmadı?
Yabancı hakem uygulaması, şu an için bir acil müdahale gibi görünüyor. Ancak bu, Türk futbolunun yapısal sorunlarını çözmekten çok uzak. Hakemlerin eğitimi, teknolojinin daha etkin kullanımı ve federasyonun şeffaflığı gibi konularda köklü reformlar yapılmadan, yabancı hakemler yalnızca bir yara bandı işlevi görebilir. Kulüplerin ve taraftarların hakem kararlarına yönelik tepkileri, çoğu zaman duygusal ve fanatik bir yerden beslense de bu güvensizliğin temelinde yıllardır süregelen bir yönetim zafiyeti yatıyor. Her yerde olduğu gibi siyasetin girdiği spor da kaosa doğru gidiyor. Adeta atama usulüyle gelen federasyon yönetimleri bu sorunları çözemez. Federasyon seçimlerinde, özerklik anlamında bir reforma ihtiyaç var.
Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum. Gelinen noktanın baş sorumluları olarak korkak kararlar veren hakemlerimizi görüyorum. Kalesinden fırlayıp orta sahaya kadar itiraz için gelen kalecilere daha yolun yarısında kartını göstereceksin hakem kardeşim. Çaldığın düdükten sonra geri vitesin olmayacak. Üzerine atlarcasına gelene kartını çakacaksın. Futbolcunun hangi takımdan ve kim olduğuna bakmayacaksın.
Başta federasyon ve hakemler olmak üzere herkesi sporun ruhuna uygun davranmaya davet ediyoruz.