Nazım Hikmet’i Anma Gecesi
Saygıdeğer konuklar,
Değerli dostlar,
Bugün burada, Türk şiirinin en büyük ustalarından, insanlığın evrensel sesi Nazım Hikmet Ran’ı anmak için bir araya geldik.
Nazım Hikmet sadece bir şair değil; bir vicdan, bir yürek, bir özgürlük çağrısıdır.
O, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
ve bir orman gibi kardeşçesine” dizeleriyle yalnız Türkiye’ye değil, tüm dünyaya insan olmanın onurunu hatırlattı.
Nazım’ın şiiri, ezilenin, yoksulun, işçinin, umudun ve sevdanın şiiridir.
O, kelimeleriyle sadece duyguları değil; bir çağın ruhunu da kalıba dökmüştür.
Sürgünlerde geçti ömrü.
Demir parmaklıklar ardında bile, “En güzel deniz: henüz gidilmemiş olandır.” diyerek umudu terk etmedi.
Çünkü o, inanıyordu:
Bir gün özgürlük, barış ve sevda, insanlığın ortak sofrasında yeniden buluşacaktı.
Nazım Hikmet’i anmak demek, sadece dizelerini okumak değildir.
Onun insana, emeğe, doğaya ve barışa olan inancını yaşatmaktır.
Bugün hâlâ onun “dünyayı güzelleştirme” çağrısına kulak veriyorsak, demek ki Nazım hâlâ aramızda yaşıyor.
O yüzden diyorum ki:
Nazım Hikmet’i anmak,
yalnız geçmişe saygı değil,
geleceğe umut taşımaktır.
Onun dizeleriyle bitireyim:
“Ve ben,
seni düşündükçe,
bir şehrin kapıları açılıyor içimde.”
Yaşasın Nazım’ın dizelerinde yeşeren özgürlük, barış ve sevda!
Teşekkür ederim.
Zeki BAŞTÜRK