NASRETTİN HOCA ÇÖZÜM YOLU ÖNERİYOR
Sorunlar dağ gibi. Her gün büyüdükçe büyüyor. Giderek çözümsüzleşiyor. Altından kalkilamaz, içinden çıkılamaz duruma geliyor. Sorunların altında ezilen halk, umarsız, karamsar ve yılgın.
Emekliler, her geçen yıl biraz daha yoksullaşiyor, açlık sınırı altında yaşıyor. Umdukları, bekledikleri artışlar bir türlü yansımıyor aylıklarına. Yandaşlar, üç beş yerden aylık alırken emekli asgari ücretin altında ücret alıyor. Torununa harçlık veremeyen emekli, oğlunun, kızının, damadının, gelininin eline bakıyor.
Köylü, onca masraf yaparak yetiştirdiği ürününü satamiyor. Ya ucuza elden çıkarmak zorunda kalıyor ya da tarlada kaderine terk ediyor. Üretici, ürününü değerine satamazken tüketici ederinden üç beş kat daha pahalıya satın alıyor. Üreten ve tüketen değil aracı kazanıyor bu işten.
Ülkenin her yanında altın aramak için yapılan çalışmalarla binlerce dönümlük alanda ağaçlar kesiliyor, dağlar çıplak kalıyor, toprak ve sular zehirleniyor.
Yurt parasını ödeyemeyen öğrenciler, okulu bırakmak zorunda kalıyor. Kadınlar, en yakınları ( babası, ağabeyi, kardeşi, amcası, dayısı vb.)tarafından tacize uğruyor, yaralanıyor, öldürülüyor. Denizler, göller , ırmaklar yağmalaniyor, talan ediliyor.
Yerli halk yoklukla, yoksullukla mücadele ederken, yandaşlara ve sığınmacılara ayrıcalıklı haklar sunuluyor. Emekliyi bu ülkenin bir kamburu , bir yük olarak gören anlayış, sıra yandaslara ve sığınmacılara gelince kesenin ağzını açıyor.
İktidar ve diyanet, sürekli olarak sabırlı olunmasını; şukredilmesini ve dua edilmesini öneriyor. Kendilerine saray gibi odalar yaptıranlar, tuvaletlerini yenilemek için milyonları akıtanlar, memura, işçiye, emekliye , köylüye gelince muslukları kapatıyorlar. Bizlere de sabretmek , şükretmek ve dua etmek kalıyor.
Halk arasinda çok kullanılan bir deyim vardır: Tanrı, yoksul kulunu sevindirmek için önce eşeğini kaybettirir, sonra da buldururmuş. Yoksul insan da tek varlığına yeniden kavuşunca mutluluktan havalara uçarmiş. Bir de günümüze uyan bir söz daha var. " El, elin eşeğini türkü çığirarak ararmiş."
Bize en uygun gelen örnekler, Nasrettin Hoca fıkralarıdir..
Köylülerden biri Nasrettin Hoca’ya gelir:
“Hocam, 5 çocuk, karım ve ben tek odalı bir evde yaşıyor ve çok rahatsız oluyoruz” der...
Hoca komşunun hayvan envanterini biliyordu:
“Senin bir ineğin vardı di mi?..” diye sorar...
“Var” der Köylü...
“Bu gece yatmadan önce ineğini odaya al...”.
Adam şaşırır:
“Hocam, ben bir tek odaya sığışamıyoruz diyorum sen bana ineğini de odana al diyorsun” diyerek bu öğüde itiraz eder..
“Madem akıl danıştın dinle beni” der Hoca...
Ertesi sabah köylü, Hoca’nın yanına gelir...
Surat bir karış...
Hoca öğütleri sürdürür:
“Senin iki de keçin vardı di mi?..”.
“Evet var...”.
“Bu gece yatmadan önce o iki keçiyi de al odaya öyle yatın...”.
Köylü itiraz edecekti ki Hoca tersler:
“İtiraz yok, ne dediysem onu yap...”.
Ertesi sabah Köylü yine Hoca’nın yanına gelir...
Surat bir sabah öncesine göre çok daha fazla asılmış...
Hoca umursamaz, öğüt vermeyi sürdürür...
“Senin dört tane de tavuğun var di mi?..”.
Köylü bu sorunun ardından ne geleceğini anlar ama çaresizce dinler...
Ertesi sabah Köylü yine Hoca’nın dediğini yapmış olarak gelir...
Sessizce ama ağlayan gözlerle Hoca’ya bakar...
“Nasıl oldu?” diye sorar Hoca...
“Nasıl olacak Hocam” der Köylü ağlamaklı bir ses tonuyla, “nefes alamıyoruz...”.
“Tamam şimdi oldu... Bu gece yatmadan önce dört tavuğu odadan çıkar...”.
Ertesi sabah Hoca’nın yanına gelen Köylü çok neşeli değilse de yüzü hafif gülümsüyordu...
Hoca nasihatlerini sürdürür:
“Bu gece yatmadan önce de iki keçiyi çıkar odadan...”.
Ertesi sabah yanına gelen Köylü bayağı neşeliydi...
“Bu gece” dedi Hoca ve devam etti, “Yatmadan önce ineği de çıkar odadan...”.
Ertesi sabah Hoca’ya doğru sevinçle koşan Köylü eğilir, ellerine sarılıp öperken bir yandan da şöyle der:
“Allah senden razı olsun be Hocam, meğer bizim oda ne kadar genişmiş, bir rahat ettik bir rahat ettik ki sorma..
Mehmet Şimşek ekonomi yönetimini teslim aldığında:
Dolar 19.22 idi...
Bugün 33 lira...
Faizler %8 idi...
Bugün %50...
Yıllık enflasyon %38 idi...
Bugün %71,6...
Bu yıl sonunda eğer yıllık enflasyon ve...
Yıllık faiz %40’ın altına düşerse...
Halkın büyük bölümü:
“Allah senden razı olsun Sayın Bakanım, meğer nasıl da refah içinde yüzüyormuşuz ama kıymetini bilememişiz” deyip ellerine sarılıp öperse şaşırır mısınız?..
Ben şaşırmam....
Zeki BAŞTÜRK