Hayal Beliz Arar(Yazar-Şair)

Tarih: 13.09.2024 18:13

NARİN ...

Facebook Twitter Linked-in

4 Eylül 1968 Yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve Orta öğrenimimi Şişli Feriköy İlkokulu ve Kurtuluş Ortaokulu’nda tamamladıktan sonra Nişantaşı Kız Lisesi’ne devam ettim.

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü mezunuyum. Bu yıl itibariyle de Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okumaya başladım.

1988-1993 Yılları arasında sırasıyla, Toleyis Sendikası, İremtur A.Ş., Vip Turizm, Bistro Royal Restaurant, ve Selimoğlu-Seltur A.Ş. de çalıştım.

1993-2007 Yılları arasında Tekel Pazarlama ve Dağıtım Müessesinde Personel, İhracat ve  Vergisiz Satışlar şubelerinde; memur, şef yardımcılığı ve şef olarak görev yaptım.

2007-2008 Yılları arasında Tekel Sigara Sanayii A.Ş. İstanbul Başmüdürlüğü’nde kontrolör olarak çalıştım.

2008 – 2010 Yılları arasında Tekel Genel Müdürlüğü İç Hizmetler Şubesinde şef olarak görev yaptıktan sonra özelleştirme sonucunda, İstanbul Devlet Tiyatroları’na geçtim.

2010 -2014 Yılları arasında İstanbul Devlet Tiyatrosu İdari Binasında, ihale biriminde görev yaptım.

2014 – 2017 Yılları arasında İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun Cevahir B sahnesinde idari müdür olarak çalıştım ve 2017 yılında emekli oldum.

İş yaşamı öncesi ve iş yaşamı sırasında da çeşitli kurslara katıldım.

Sırasıyla, Şampiyon Daktilo Sekreter Kursu, Bilkom Bilgisayar Programcılığı Kursu, Gök-Dil İngilizce Kursu, İstanbul Üniversitesi İthalat – İhracat Kursu, Ticari Pazarlama Semineri, Tobb Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Kamu Alımları Eğitimi kurslarını bitirdim.

Araştırmayı öğrenmeyi seven, öğrenmenin yaşının olmadığına, hayatın öğrenme yolculuğu olduğuna, üretime ve emeğe inanan biriyim.

Hobilerim arasında ; müzik dinlemek, kitap okumak, bağlama çalmak, fotoğraf çekmek, tiyatro, sinema ve bahçe işleri bulunmakta.

Doğayı ve hayvanları çok seviyorum. Zeytin ve Venüs adında iki köpeğim var ve bu iki canın İnsanı olabilmek için uğraşıyorum.

 

NARİN

Narin…

Neresinden baksanız vahşet, umursamazlık, yalan, psikopatik davranışlar.

İnsanın anlamakta, kabullenmekte zorlandığı nasıl olur ? Neden ? diye sormaktan kendini alamadığı, canice bir olay.

Küçücük bir köyde 19 gün boyunca bulunamayan, halkın tepkisi olmasa, belki de hiç bulunmayacak olan zavallı yavrucak.

Düşündükçe içim acıyor, 8 yaşında masum bir kız çocuğundan ne istediniz ?

Ailenin davranışları ve aile hakkındaki iddialar, insan öldürmenin normalleştirildiği, vicdan ve ahlak olgusunun yok edildiğini anlatır nitelikte.

Kadın cinayetleri, çocuk ve köpek tecavüzleri, çalmak,yolsuzluk vb.gibi nice olayda suçu işleyen ya hapse girmiyor ya da en fazla birkaç ay veya birkaç yıl hapis yatıp, dışarı çıkıp, suç işlemeye kaldığı yerden devam ediyor. Kötülük yapanın yanına  kâr kalıyor.

Son yıllarda kötülük normalleştirildi ve sıradanlaştırıldı ülkede…

Tülin Güran olayında ve Narin’in mezarı başında, ağlayan bir kadının Havin’ime de böyle kıydılar sözlerinden anlaşıldığı üzere, bir kez daha gördük ki, siyasi bağlantılar güçlü ise soruşturma açılmıyor, ölen çocuklara otopsi yapılmıyor. 

Galip Ensarioğlu adlı milletvekili çıkıp “bilip de söyleyemediğimiz şeyler olabilir, aile yakın dostumuz” diyebiliyor.

Hukuk devletinde, herkes kanun karşısında eşittir. Siyasetçiler de, siyasetçilerin yandaşları da.

Ne yazık ki hukuk devleti olma özelliğini çoktan kaybettik.

Soruşturmadaki çelişkiler, şüpheli sanık Nevzat Bahtiyar’ın Narin’in kaybolduğu gün olan 21 Ağustos 2024 günü saat 15.40 – 16.30 arası aracının dere kenarında olması askeri üssün kamerasına takıldığı halde bu durumun 19 gün sonra fark edilmesi ve ulusal basında, sosyal medya da oluşan pek çok iddia olayın tam olarak aydınlanıp, aydınlanmayacağı konusunda da, bizleri şüpheye düşürüyor ve akıllarda onlarca soru oluşuyor.

Umarım kötülüğün en uç noktası olan bu olay bir an önce aydınlatılır ve suçlular en ağır ceza ile cezalandırılır.

Şüpheli sanık Nevzat Bahtiyar’ın “Narin’i suya gömdüm geldim, namaz kıldım” demesi de insanın tüylerin ürpertiyor ve aklıma rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün “kamu hakkına, kul hakkına girenin kıldığı namaz, namaz değil” sözleri geliyor.

Dini sadece namaz kılmak,oruç tutmak gibi şekilci ibadetlerden sanmak yerine asıl ibadetin,okumak olduğunu bilseler ve Kuran-ı Kerim’i okumuş olsalardı,

Maide Suresi 32.ayette 

 “Bir cana kıymanın veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmanın cezası olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” 

Denildiğini bilir, küçüçük bir fidanın üzerinde ayakları ile tepinip ezercesine, Narin’i suya gömüp, sonrasında da namaz kıldım diyerek, bir de kendini Allah’a inanıyormuş gibi gösterme hadsizliğini yapamazlardı.

Öyle tuhaf bir olay ki, sanki Allahtan korkmayan, kuldan utanmayanlar bir araya toplanmış gibi.

Eğitimin amacının bilgi olmadığını, Allah’tan korkmak, kuldan utanmak olduğunu söyleyenlerin aksine, eğitimin amacı kişiye kendini fark ettirmek, sorgulatmak, hatalarını kabul edebilmek ve kendini bilmek olmalı.

İnsan ancak sevgi ile gelişir, korku ile değil, insanın kendini geliştirmesi de, bilgi ve niyet yoluyla olur.

Yenilenmeye, toplumun çürüyen yanlarını iyileştirmeye ihtiyacımız var. Belki de Narin bir sembol olur, onu, ona yapılanları unutmayarak ve unutturmayarak, bir başlangıç yapıp, başka Narin’lerin ölmemesi, adaletin yeniden var olması için, tüm gücümüzle cehalet ve kötülükle mücadele ederiz.

Aksi halde, daha çok Narin’ler yitip gider.

12.09.2024-Hayal Beliz Arar


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —