Mutluluğun Üç Anahtarı : Adalet, Eşitlik, Özgürlük
"Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?"
(Nazım HİKMET)
"Nereden çıktı bu soru? " diye sorabilirsiniz. Finlandiya halkı, son altı yıldır , dünyanın mutlu halkıymış. Nasıl oluyor bu? Diye düşünmeden edemedim.
Büyük ozanımız Nazım Hikmet de sormuş bu soruyu. Gerçekten mutluluğun resmi çizilebilir mi? Heykeli yapılabilir mi? Şiiri yazılabilir mi? Nedir mutluluk? Kendimce yanıt aramaya kalktım.

Mutluluk, herkesin ardından koştuğu ama tanımlanması zor bir kavramdır. Kimi için içten bir gülümseme, kimi için erinçli bir yaşam , kimisi içinse toplumsal barışın ta kendisidir. Ancak bireysel ya da toplumsal ölçekte olsun, mutluluğun temelini oluşturan üç güçlü değer vardır: adalet, eşitlik ve özgürlük. Bu üç kavram, bir toplumun vicdanı, bireyin iç huzuru ve ortak geleceğin güvencesidir.
Adalet, mutluluğun yapı taşlarından biridir. Çünkü insanlar, hak ettiklerini aldıklarında, adaletli bir yönetim gördüklerinde kendilerini güvende ve değerli duyumsarlar. Adaletin olmadığı bir ortamda en basit başarı bile gölgede kalır. Adalet salt mahkeme salonlarında değil; ailede, okulda, iş yerinde, sokakta da var olmalıdır. Vergide ve gelir dağılımında adaletsizlik yaşanmamalıdır. Bağımsız mahkemelerde herkes adil yargılanmalıdır. Ancak adil bir düzen içinde bireyler birbirine güven duyar, toplumsal bağlar güçlenir. Tapusundan, diplomasından kuşku duymaz, geleceğinden kaygılanmaz.
Eşitlik, insanları, fark gözetmeksizin değerli kabul etmektir. Her birey doğuştan aynı haklara sahiptir. Irkı, dili, dini, cinsiyeti ya da ekonomik durumu ne olursa olsun, herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu bir toplumda yaşamak, bireyin hem kendi potansiyelini gerçekleştirmesine hem de ortak refahın artmasına olanak tanır. Yasalar önünde herkes eşit olmalı, herkese eşit davranılmalıdır. Eğitimden, sağlıktan, ulaşımdan herkes eşit biçimde yararlanmalıdır. Gelir dağılımında kişiler arasında uçurum olmamalıdır.
Eşitliğin olmadığı bir yerde mutsuzluk, kıskançlık ve dışlanmışlık duygusu egemen olur.
Özgürlük ise insanın kendini gerçekleştirme alanıdır. Düşünmek, konuşmak, inandığı gibi yaşamak, seçim yapabilmek... Bunlar özgür bireyin temel haklarıdır. İnsanlar, düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli, haklarını özgürce arayabilmelidir. Özgürlüğün olmadığı yerde birey korkar, susar, içine kapanır. Oysa özgür bir birey yaratıcıdır, üretkendir ve kendini ait hissettiği toplum için katkı sunar. Ancak özgürlüğün sorumlulukla dengelendiği bir ortamda kalıcı bir mutluluktan söz edilebilir.
Adaletin sağlandığı, eşitliğin benimsendiği ve özgürlüğün korunduğu bir toplumda bireyler kendilerini güvende duyumsar, değer görür ve huzur bulur. Mutluluğun kapılarını aralayan bu üç kavram, salt birer ilke değil, aynı zamanda insan olmanın onurlu yolculuğunda vazgeçilmez yol arkadaşlarıdır.
Adalet, her zaman en yüksek erdem olmalıdır. Herkes, haklardan ve fırsatlardan eşit ,, biçimde yararlanmalıdır. Gerçek özgürlük, barış içinde birlikte yaşamaktır. Bu ülke, bu topraklar mutlu olmak için yeterince elverişlidir.
Unutmayın !Mutluluk, başkalarının yaşamını güzelleştirmekten geçer.
Zeki BAŞTÜRK