Zeki BAŞTÜRK (Emekli Milli Eğitim Müdürü)

Tarih: 21.08.2024 23:19

KUZULARIN DERİSİNİ YÜZMEKTENSE...

Facebook Twitter Linked-in

KUZULARIN DERİSİNİ YÜZMEKTENSE...

Her sabah , aslında yeni güne yeni umutlarla, yeni güzelliklerle, mutlulukla, yaşam sevinci ile başlamak demektir. Sizler, bizler, emekliler, emekçiler güne böyle umutla, mutlulukla başlıyor muyuz? Benimp yanitim elbette hayır.

Güne, karamsar, umutsuz, mutsuz haberlerle başlıyoruz. Bir yanda içimizi , yüreğimizi yakan orman yangınları. Bir yanda altın arama bahanesiyle kesilen ağaçlar,  talan edilen , yağmalanan ormanlarimiz Siyanür ile zehirlenen sularımız, çölleşen topraklarımız. İnsan yaşamını tehlikeye atan girişimler. Hep içimizi karartıyor.

Tarlada kalan, toplanmayan kavunlar, karpuzlar, patatesler, domatesler. Dalında kalan şeftaliler, çaylar, fındıklar, elmalar, narenciyeler . Gübrenin, mazotun, tohumun pahalılığından emeğinin karşılığını alamayan çiftçiler, üreticiler, emekçiler. Ürünlerin pazara ulaşmaması yüzünden artan gıda fiyatları ve yakınan tüketiciler.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi üst üste yapılan zamlar, artırılan vergiler halkın ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Yoksullara tasarruf önerenler, lüks içinde yaşarken büyük çelişkiyi gözler önüne seriyor.  Ev kiraları, elektriğe, doğal gaza gelen zamlar, yurt ücretleri, servis ücretleri,  herkesi canından bezdirmiş durumda.

Sırtına yüklenen bunca yükten sonra halkın  kamburu  çıktı. Kimileri de vergilerden muaf tutularak semirdikçe semiriyor.

Biz gene içinde yaşadığımız koşulları tarihten bir örnekle açıklamaya çalışalım.

Rivayete göre Şam valisi Esat paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır.Büyük sıkıntıya düşer.
Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını öğütler. Bu öğüt üzerine Esat paşa danışmanlarına ; 
-"Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz? "diye sorar.

-"Elli veya atmış kese altın elde ederiz" derler. 
Bunun üzerine Esat Paşa,
-"Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?" diye sorar. 
-"Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar Paşam” diye yanıt verirler.

Esat Paşa “ Ben bu tutarı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur?” diye sorar.

Danışmanları sessizliğe bürünür. Ertesi gün Paşa müftüye bir davet göndererek "gece gizlice buluşalım" der. Müftü gece paşanın yanına gelir.

Paşa "Müftü efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davanıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun. Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek. Ancak önceden seni haberdar edeyim dedim" der.

Bunu duyan müftü efendi paşaya yalvarmaya başlar.
İstanbul’a haber vermemesi için paşaya 1000 mecidiye vermeyi önerir . Paşa kabul etmez. Müftü iki katını önerir.
Paşa yine kabul etmez. Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar.

Sonraki gün Esat paşa Kadı efendiyi davet eder.

"Kadı efendi! Rüşvet aldığın ve makamını kişisel çıkarların için kullandığına ilişkin güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı" der.
Bu sefer Kadı efendi paşaya yalvarmaya başlar. "Aman efendim beni görevimden almayın, insanlara rezil olurum” diyerek müftü efendi gibi Esat paşa ile pazarlığa başlar. Kadı ile de 6 bin mecidiyede anlaşırlar. Sonra sırasıyla defterdar, karakol komutanı, esnaf ağası ve büyük zenginleri tek tek davet eder. Bu operasyonun sonunda Esat paşa tam 200 kese mecidiye altını toplar.

Arkasından danışmanlarını çağırır ;
-"Şam halkına vergi koyduğumu falan duydunuz mu?" diye sorar. 
-"Hayır paşam duymadık" derler. 
-"Bakın hiçbir vergi koymamama rağmen 50 yerine 200 kese mecidiye altını topladım" der.
-"Bunu nasıl yaptınız Paşam?"
diye sorduklarında,;

- “Kuzuların derilerini yüzmektense koçların yünlerini kırkmak daha iyidir” der.

Yurttaşların derisini yüzmek yerine, yolsuzluk yapanların, çok kazananların, vergi vermeyenlerin yünlerini kırkmak çok daha yararlı olmaz mı?

Zeki BAŞTÜRK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —