KURULUŞTAN, KURTULUŞA ERZURUM
Mart ayı önemli günlerin anıldığı aylardan biridir. 18 Mart Şehitler Günü, 12 Mart ise İstiklâl Marşı´nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy´u Anma Günü ve aynı zamanda 12 Mart Yiğit, Dadaşlar diyarı Erzurum’un kurtuluş günü günüdür.
Doğu Anadolu bölgemizin en büyük kenti olan ve Türkiye`nin yüz ölçümü bakımından 4. Yediyüzkırkbeşbin (745.005) nüfusu ve kentleşme bakımından 31. büyük kenti olan Erzurum, Doğal koşullarının ve coğrafî konumunun elverişliliği yanında, önemli uygarlık merkezlerine yakınlığı, Erzurum`un Anadolu`daki en eski yerleşim merkezlerinden biri olmasını sağlamıştır. MÖ 3000`den sonra Huniler, Hayaşalar, Urartular, Asurlar, Kimmerler, İskitler, Parftlar, Medler, Persler` Romalılar, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.
MÖ 4. yüzyılda İçinde Erzurum’unda yer aldığı bölgeyi Makedonya Kralı İskender ele geçirdi. İskender`in ölümü ile Selökidler ve sonra da Roma İmparatorluğu bölgede hüküm sürdü. Roma İmparatorluğu’nun 395’te doğu ve batı olmak üzere ikiye bölünmesiyle Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun payına düşen Erzurum, Bizanslılar ile Sasaniler arasında birkaç kez el değiştirdi. Karadeniz`in kuzeyinde kurulan Hun Devleti de bu bölgeyi 295-398 yılları arasında istila ederek Anadolu`ya ilk Türk girişini gerçekleştirmişlerdir. Bu dönemlerde Erzurum`un yerinde Karin adında bir şehir, Erzurum Ovası`nın batı bölümünde de Erzen adıyla başka bir şehir bulunurdu. Erzurum bölgesini Hunlardan geri alan Bizans imparatoru II. Theodosius`in (408-450) doğudaki generali Anatolius, İran’dan gelecek saldırılara karşı 412 ve 415 yıllan arasında Karin`in bulunduğu bölgenin en stratejik yerine bir şehir inşa ettirdi ve şehrin adını "Theodosiopolis" olarak değiştirdi. Hz. Ömer zamanında 638 yılında İyaz oğlu Ganem komutasındaki İslam ordusu Erzurum`u fethetti. Ancak Arapların şehre tam olarak yerleşmesi mümkün olmadı. Erzurum 949 yılına kadar Bizans İmparatorluğu ile Emevi ve Abbasîlerden oluşan Müslüman Araplar arasında pek çok kez el değiştirdi.

Müslüman Araplar 949 yılında Bizans imparatorluğu ile yaptıkları savaşı kaybedince bölgedeki hâkimiyetlerini de tamamen yitirdiler. Müslümanlar Theodosiopolis`e "Halı Şehri" anlamına gelen "Kalikala" ismini verdiler.7. yüzyılda nüfusu 200 bine yükselen Erzurum, o dönemde dünyanın en büyük şehirlerinden biri konumundaydı. 1048`de Doğu Anadolu Bölgesini fethetmek üzere Bizans topraklarına giren Selçuklu Türkleri, Erzurum Ovası`nın batısındaki Erzen`i ele geçirdiler. Saldırılar sonucunda harap olmuş asıl Erzen`e Türkler, Kara Erzen ve zamanla Karaz adını verdiler. Yeni Erzen ise daha sonra Erzen-i Rum ve Erzurum ismine dönüştü.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Selçuklu Sultanı Alparslan`ın komutanlarından Ebul Kasım`ın, Bizanslılar`ı yenerek Erzurum`u fethetmesiyle şehir tekrar Müslümanların hâkimiyetine geçti. Erzurum ve civarında kurulan Saltuklular Anadolu`da kurulan ilk Türk beyliği özelliğini taşımaktadır. Saltukluların başkenti olan Erzurum, bu tarihten itibaren Anadolu Selçuklularına bağlandı. 1242`de Moğolların eline geçen bölge, 1335 yılına kadar İlhanlı egemenliği altında kaldı. İlhanlılar dağılınca Erzurum ve çevresi Eretna Türk Beyliğine geçti.14. yüzyıl sonlarında Karakoyunlular ve sonra Timur, Erzurum`u ele geçirdi.
15. yüzyıl ortalarında Akkoyunlular, 1502`de Safevi Hanedanlığının kurucusu Şah İsmail tarafından ele geçirilen şehir bu dönemde oldukça geriledi. 1514`te Yavuz Sultan Selim Erzurum`u fethetti. Ancak Safeviler Erzurum`u geri alınca, Kanuni Sultan Süleyman Erzurum`u kesin olarak Osmanlı topraklarına kattı.
5 Eylül 1534’te Erzurum Kalesi’nde konaklayan Kanuni Sultan Süleyman şehrin halini görünce Cihan Padişahı Kanûnî’nin fermanıyla Erzurum’un tamirine başlandı. Padişahın damadı Rüstem Paşa ile birlikte Ayas Paşa şehri yeniden inşa ettiler Erzurum’un inşa ve ihya faaliyetleri tam 3 yıl sürdü. Şehrin imarı tamamlanınca Tebriz’den Sünni Türkler getirilip kente yerleştirildi. Bir sene sonra da Erzurum, Bitlis’te toplanan divanda alınan kararla beylerbeyliği ilan edildi.
Erzurum denilince Kanuni, Kanuni denilince ‘Kanûnî Şehri Erzurum’ akla gelektedir.’’ Erzurum bu fetihten sonra Türk yurdu olarak günümüze geldi.
Yüzyıllarca Türklerin yurdu olan Erzurum, 1877-1878 ve son olarak I. Dünya Savaşı`nda (1916) Rus ordularının hedefi oldu. Osmanlı Devleti`nin Sarıkamış yenilgisinden sonra Erzurum 16 Şubat 1916 da Ruslar tarafından işgal edildi. 1917 yılında Rusya'da Çarlık rejimi yıkılmış, Bolşevikler ülkede duruma el koymuşlardır. Rusya'da bu yönetim değişikliği üzerine Ruslar, işgal ettikleri Doğu Anadolu Bölgesini boşaltarak ülkelerine dönmeye başlamışlardır. Ancak Doğu Anadolu'da Ermenistan hayaliyle yaşayan Ermeniler süratle silahlanarak, Erzurum ve çevresinde "soykırıma" giriştiler.
Ermeniler 1918 yılının Şubat ve Mart aylarında bu tarihi şehri insanıyla, medeniyetiyle, kültür varlıklarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyordu. Ermeni çeteleri üç ay gibi kısa bir zaman zarfında 50 bine yakın sivil ahaliyi kendi yurtlarında, kendi ocaklarında acımasızca katletmişlerdir.
Ermeni çetelerinin Müslüman halka yönelik zulmüne son vermek üzere aldığı emir üzerine harekete geçen Doğu Cephesi kumandanı Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Birinci Kafkas Kolordusu geceli gündüzlü savaşarak, 12 Mart 1918 sabahı Erzurum’u düşman işgalinden kurtarmıştır.
Türk Ordusu, milletiyle birlikte Ermeni işgal ve zulmüne son vermiş, Erzurum’u yeniden ay yıldızlı bayrağımızla kucaklaştırmıştır.
12 Mart; aslında sadece Erzurum’un Ermeni çetelerinden kurtuluşu değil, Türkiye’nin emperyalist devletlerin işgallerinden de kurtuluşunun müjdecisidir.
12 Mart Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun yanı sıra, İstiklal Marşımızın kabul edildiği gün olması hasebiyle de önemli ve değerlidir.
Bu vesileyle İstiklal Marşını bizlere Milli Marşı olarak armağan eden Milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere, Büyük Millet Meclisimizin bütün üyelerini ve bütün istiklal kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.
Erzurum’un kurtuluş gününün kutlu, yarınlarımızın ise daha aydınlık ve esenlik dolu olmasını diliyorum.
Cengiz Ceylan
Eğitimci Yazar