KIRGIN. YORGUN, UNUTULMUŞ EMEKLİNİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Beklentiler yine düş kırıklığı yarattı. İktidar yine görmezden geldi emekliyi. Aylıklara yapılan zamlar, çözüm olmadı emeklinin derdine.
Bir maaş bordrosuna sığdırıldı ömürleri…
Bir kalem oynatışıyla hesaplandı değerleri.
Oysa yıllar verdiler bu ülkeye… Alınteriyle, gece gündüz demeden çalışarak, üretip büyüterek. Bugün ise büyüttükleri vatanlarında, kenara itilmiş, unutulmuş hissediyorlar kendilerini.
Geçim derdiyle yoğrulmuş sabahlar, market raflarında dakikalarca yapılan hesaplar, faturalarla yarışan ilaç masrafları… Her zam açıklamasında umutla ekran başına geçip sonra içi burkularak başını öne eğen milyonlarca insan…
Bu bir yakınma değil, bir haykırış aslında.
Bir zamanlar bu ülkeyi ayakta tutan eller, şimdi torunlarına harçlık verememenin, kurban kesememenin, iki dostla çay içememenin burukluğunu yaşıyor. Aylıklara yapılan göstermelik artışlar, enflasyon karşısında anında eriyor. Verilen üç, alınan beş…
Kırgınlar… Çünkü yıllarca verdikleri emeğin karşılığını göremiyorlar.
Yorgunlar… Çünkü her ay sonu hesap kitap yapmakla geçiyor.
Üzgünler… Çünkü görmezden geliniyorlar.
Siyasi nutuklarda "baş tacımız" deniliyor ama o baş tacı raflara kaldırılmış bir süs eşyası gibi… Göz ardı ediliyor, görmezden geliniyor, sessiz kalması bekleniyor. Oysa onlar sessiz değil; sadece yorgun.
Bugün emekliye yapılan haksızlık, aslında topluma yapılan bir haksızlıktır. Çünkü bir ülkenin yaşlısı açsa, emeklisi geçinemiyorsa, çocukları da umutsuz büyür. Sosyal devletin gerçek sınavı, geçmişine ne kadar sahip çıktığıyla ölçülür.
Emeklinin tek isteği lüks değil, insanca bir yaşam.
Kira derdi olmadan, sağlık hakkına erişerek, pazarda etiket karşısında utanmadan alışveriş yaparak yaşamak istiyor.
Bu bir lütuf değil; yıllarca ödedikleri primlerin, verdikleri emeğin karşılığı.
Bugün sokaklarda sessizce yürüyen, meydanlarda pankart taşıyan emekliler yalnız değildir. Onlar hem kendi haklarını, hem de gelecek kuşakların onurunu savunuyor.
Çünkü bu ülkede emekliler hâlâ umut ediyor, hâlâ direniyor.
Bir gün seslerinin duyulacağına inanıyor.
Ve biz susarsak, yarınlar bizim için daha da karanlık olacak. Daha da yaşanmaz duruma gelinecek.
Bir çatı altında toplanmak gerek. Birleşe birleşe kazanacağız.
Zeki BAŞTÜRK