İPLERİ ELİNDE TUTANLAR
Asgarî ücret önemlidir, Merkez Bankası ve DİSK-AR verileri ile çeşitli araştırmalar asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının %50'lerde olduğunu gösteriyor. Emeklinin gelirinde de bir baz olarak alınmaktadır. Şöyle ki: "2002 yılında en düşük emekli maaşı asgarî ücretin 1,5 katı idi" açıklamasından hareket edilir.
Bildiğiniz gibi Asgari Ücret belirlenmesi tiyatro oyunu sahneye konmaya bu günlerde başlandı. İş insanları, sendikalar, ekonomi uzmanları, milletvekilleri, meclis bütçe komisyonu, basın yayın organları ve kıyametin etrafında koptuğu, kurbanlık koyun asgarî ücretliler hepsi ayaktalar. Ama fayda etmez ipler kuklacının elinde.
Ocak 2024 de belirlenen 17.002 ₺ ile yıl sonunu bulan asgarî ücretli ise korkuyla seyrediyor. Seyrederken, artık açlık sınırının altında kalan ücreti ile inleyerek senaryonun sonu nasıl bitecek onu bekliyor.
Sendikalar gerçekten işçinin hakkını koruyabiliyormu? Hayır.
Öyle bir lobi var ki karşılarında, asgari ücretin artması ihracatın azalmasına, üretim maliyetlerinin artmasına, iş yerlerinden işci cıkarılmasına neden olacağı dillendiriliyor. İşçi işsizliktense az ücrete razı ediliyor. Hiçbir zaman hakları verilmiyor. Ölmektense sıtmaya razı ediliyor, titreye titreye yaşa deniliyor.
İlk söylemlerde asgarî ücretlinin 40-50 bin alması, daha sonra 35-30 bin, şu sıralarda 25-23bin alması gerekir söylemleri sürdürülüyor.
Dolayısıyla enflasyon rakamlarındaki manüplasyon asgarî ücrette de uygulanıyor ve yine iktidarın istediği oluyor. Çünkü ipler onun elinde. Asgari ücret 40-50bin yerine 25bin olarak belirlendiğinde işçinin % kaç hakkı yenmiş oluyor? Bu iktidar bu politikayı 22 yıldır sürdürmüyor mu? Evet. O halde her yıl hakkından az ücret verile verile asgari ücretli (ince hesap yapamıyacağım , o ekonomistlerin görevi ve zaten yapıyorlar) alması gerekenin binde birini alıyor diyebilirmiyiz? Bal gibi de deriz!
Ocak 2024 de 15.068₺ olan açlık sınırı Kasım 2024 de 20.562₺ oldu. Bu demektir ki sabit gelirlilerin alım gücünün sadece 2024 yılında dörtte biri yok oldu, yani asgari ücretin de 1/4 ü yok oldu , alım gücü 12.000₺ lere düştü. Artan fiyatları yakalamak artık mümkün değil. Hergün televizyon, gazete vs lerde bu konular ayrıntısı ile uzmanlar ve yaşayanlar tarafından anlatılıyor.
Peki ipleri elinde tutanlar etkileniyor mu? Asla!. Onlar kendi ve yandaşlarının menfaatleri doğrultusunda ne yapmaları gerekiyorsa onu yapıyorlar. İhaleler vergi muafiyetleri, yangından mal kaçırırcasına devam ediyor.
Halkın %90 ı sefalet içinde yaşıyor, kirasını, elektrik ve su parasını ödeyemiyor, çocuklarını besleyemiyor, ayda bir bile lokantaya gidemiyor, çocuklarını okutamıyor, tarikatların eline düşmüs eğitim sisteminden çocuğunu nasıl koruyacak onuda bilemiyor. Eyleme katılsa, derdini bağıra çağıra anlatsa, dayak yiyor, tutuklanıyor.
Peki ne yapmalı ? Özgür mü? Anayasal hakkını alabilir mi?
İşte anayasal Kişi Hakları
1. Yaşama hakkı 2. Kişi dokunulmazlığı 3. Kişi hürriyeti ve güvenliği 4. Özel hayatın gizliliği ve korunması
5. Yerleşme ve seyahat hürriyeti 6. Din ve vicdan hürriyeti. 7. Düşünce ve kanaat hürriyeti 8. Bilim ve sanat hürriyeti 9. Basın ve yayınla ilgili hürriyetler 10. Toplantı hak ve hürriyeti 11. Mülkiyet hakkı 12. Hak arama hürriyeti. 13. Temel hak ve hürriyetlerin korunması
Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler
1. Ailenin korunması
2. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi
3. Çalışma ile ilgili haklar
4. Toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt hakkı
5. Ücrette adalet sağlanması
6. Sağlık çevre ve konut hakkı
7. Gençliğin korunması ve spor hakkı
8. Sosyal güvenlik hakları
9. Tüketici hakları
10. Tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması.
Vatandaş haklarını alabiliyormu? Sizce?
Kimin umurunda?...
İpler kimin elindeyse kuklayı o oynatır. İpleri demokrasiyi uygulamayanların , hak hukuk tanımayanların elinden acilen almak gerekir.
Esma Müjgan Çelikkol /9.12.2024