GÖLGELERIMIZ
Billurkent'ten bir anı. Güneşin ilk ışıklarını yeryüzüne gönderdiği bir an. Dostlarım Mükerrem ve İsmail Şehitoglu ile sabah yürüyüsündeyiz. Mükerrem Hanım, cep telefonu kamerasıyla bu anı ölümsüzlestirdi. Bana da yorumlamak düştü.

Bu fotoğraf çok güçlü bir simgesellik taşıyor.
Gölgeler, hem varlığın hem de geçiciliğin izidir. Bir yandan “biz buradayız” der, öbür yandan “ışık nereye düşerse oraya kadar varız” diye fısıldar.
Yerde uzayıp giden üç gölge, sabah güneşinde, bir dostluğun izlerini taşıyor. Gerçek kişiler fotoğrafın dışında kalsa da, onların birlikteliği gölgelerde görünür oluyor. Gölgeler, dostluğun sessiz tanıkları gibi. Konuşmazlar ama yan yana yürürler, birbirlerinden kopmazlar.
Fotoğrafta önde yürüyen kişi ile geride kalan gölgeler arasında da güzel bir anlam dengesi var. Yaşamda kimileyin biri ileridedir, kimilerib geride kalır. Ama ışık hep aynı yönden vurur, hepsi aynı yoldadır. Gölgeler bunu anlatır: farklı adımlarda da olsak, aynı yolun yolcusuyuz.
Bu görüntü, “dostluk, zamanın ve ışığın sınavından geçen bir birlikteliktir” düşüncesini çağrıştırıyor.
Ve belki de en yalın anlatımıyla şunu söyler:
Işığa sırtını döndüğünde bile, birlikte yürüdüğün insanların gölgeleri seninle olur.
Zeki BAŞTÜRK