EYLÜL GÜNEŞİ
Bugün, Eylül'ün son günü. Daha bir güzel güneş. Daha bir mavi gökyüzü. Daha bir pırıl pırıl gökyüzü. Tek bir bulut yok. Deniz ütülenmiş çarşaf gibi..Bir kıpırtı bile yok. Ne güzel bir gün..Nasıl da yaşama sevinci veriyor insana.
Eylül’ün güneşi başka parlar. Yazın yakıcı ateşini değil, olgun bir dinginliği taşır ışıklarında. Biraz hüzün, biraz umut, biraz da geçmişten gelen bir anının sıcaklığı gizlidir onun sarı parıltısında.
Sabahları daha serin, akşamları daha uzun olan bu günlerde güneş, insanın içini ısıtmakla kalmaz, düşüncelerini de derinleştirir. Belki de bundandır ki eylül güneşi, insanı geçmişe götürür; çocukluk oyunlarına, okul yıllarına, sararmış yaprakların hışırtısına…
Eylül güneşi bir veda gibi parlar gökyüzünde. Aynı zamanda yeni başlangıçların da habercisidir. Yazın telaşını geride bırakır, kışın soğukluğuna hazırlık yapar. Bir yandan hasat zamanı, bir yandan umut zamanı…
Her insanın yaşamında da bir “eylül güneşi” vardır aslında. Bir dönemin kapanışında, yeni bir yolun eşiğinde, geçmiş ile gelecek arasında duran o sarı ışık… Kalbi yakmadan ısıtır, gözleri kamaştırmadan parlatır.
Ve biz biliriz ki, yaşamın bütün güzellikleri gibi eylül güneşi de gelip geçicidir. Belki de bu yüzden böylesine değerlidir.
Eylül güneşi ısıtsın içinizi, aydınlatsın düşüncelerinizi.
Zeki BAŞTÜRK