EŞİK
Herkesin, hepimizin bildiği bir sözcüktür eşik. Odaya soğuğun ya da tozun girmesini önleyen bir yükselti, bir basamaktır. Eşikten geçmek, eşiği atlamak, eşiğin önüne yatmak gibi pek çok deyimde de kullanılır. Burada sözü edilen EŞİK, oyun yazarı, şair, akademisyen ve yazar Hasan ERKEK'in bir yapıtının adıdır. Tiyatrolar için yazılmış bir oyundur.
Bana imzalayarak armağan etme inceliğini gösteren değerli yazar Hasan ERKEK, bu oyununda kırsaldan kente göçmüş bir ailenin yaşamını anlatır. Köyünde yaşama olanakları azalan, geçim güçlüğü içinde yaşayan bir ailenin kente göçmesi konu edilir.

Alışkanlıklarını, yaşama biçimini, törelerini köyde bırakarak kente uyum sağlamaya çalışan bir ailenin öyküsü var bu oyunda. Kurtuluşun, toplumda söz sahibi olmanın okumakta olduğunu gören, anlayan bir aile. Erkek çocuklarını büyük kente üniversite öğrenimi için gönderen, umutlarını bu gencin okumasına bağlayan anne ve baba. Köyünde tarlasını, elde avuçta ne varsa tümünü satıp ticarete atılan ve düş kırıklığına uğrayan bir baba. Büyük kente gidip uyum sağlayamayan, umarsız biçimde geri dönen erkek . Köyden gelip kentin kurallarına uymaya çalışırken namusunu yitiren, saf ve temiz sevgisinin kurbanı olan genç kız. Köyünün temiz havasını, toprağını, suyunu bırakarak kente gelip oğlunun evinde daracık odaya hapsolan dede ve nine.
Üç kuşak bir arada. Dede-nine, anne-baba ve çocuklar. Kuşak çatışmasının yaşandığı bir ev. Düş kırıklığı, iç çatışmalar, kaygılar, özlemler. Umduklarını bulamayan bir ailenin dağılması. Özetle eşikten atlayamamış, eşikten geçememiş insanların çırpınışı. Geçmiş, şimdi ve geleceğin ilişkisi temel alınmış. Yeterince güçlü olamayanların eşikten geçemeyeceklerinin somut göstergesi.
Köyden kente göç olgusu, toplumun kanayan bir yarası. Yüzyıllarca ekip biçen, üreten, toplumu besleyen köylünün yaşam koşullarının zorlaşması nedeniyle kente göçmesi, kentlerin varoşlarinda yaşam savaşı vermesi, romanlara, öykülere konu olmuştur. Yazar Hasan ERKEK, ülkenin her yerinde yaşanan bu duruma ayna tutmuş, gözlemlerini oyunlaştirarak tarihe not düşmüştür.
Eşik, eğlendiren, eğlendirirken düşündüren bir oyun. Yalın, açık ve anlaşılır bir dil kullanılmış . Türkülerle süslenmiş. Türkülerin tümü keklik üzerine söylenmiş türküler. Keklik, ailenin bir bireyi olmuş . Aile, kafesteki keklik ile bütünleşmiş. Onunla dertleşmiş, onunla söyleşmişler.
Toplumsal gerçekliği sahneye taşıyarak başarılı bir oyun ortaya çıkarmış. Salt kitabı okuyarak beğendiğim ve çok etkilendiğim bu olayı sahnede izlemek en büyük isteğim. Umarım bir gün bu dileğim gerçekleşir.
Birlikte sanat üzerine söyleşi yaptığım, yakından tanımak ve yüz yüze görüşmek olanağı bulduğum değerli yazar, sanatsever, bilim insanı Hasan ERKEK 'i kutlar; başarılarının sürekli olmasını dilerim.
Emeğinize, yüreğinize sağlık değerli dost. Kaleminiz hiç susmasın.
Zeki BAŞTÜRK