DUYGUSAL DEĞİŞİM
(sevinmek-üzülmek)
Geçtiğimiz hafta duygusal değişim başlıklı yazımda sevgi ve nefret gibi iki zıt duygudan bahsetmiştim. Bu hafta ise, yine iki zıt duygu olan sevinmek ve üzülmekten bahsedeceğim.
Sevinmek, gayet insani bir duygudur. Karşılaştığımız olaylar karşısında duygularımızı saklayamıyoruz. Sevincimizi veya üzüntümüzü hemen en yakınlarımızdakilerle paylaşmak istiyoruz. Diğer duygularımızda olduğu gibi bu iki duyguda en temel duygularımız arasındadır aslında. Hayatımız boyunca karşılaştığımız olaylar, içimizdeki yaşama sevincinin artmasına sebep oluyor. Bunu bizler daha çok küçük yaşlarda ebeveynlerimizden öğreniyoruz. Daha sonra okuldaki öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız ve akrabalarımızla da devam ediyoruz. Yaşamayı sevmek , bizim hayata ne kadar bağlı olduğumuzu da gösteriyor. Sevinmek, kişiye göre değişim gösteriyor . Bu bazen küçük bir çocuğa oyuncak alındığında, yeni bir elbise veya bilgisayar, telefon alındığında ya da tatile çıkıldığında, yeni bir işe girdiğimizde olduğu gibi. Tüm bu örnekleri tabii ki çoğaltabiliriz. İşte böyle durumlarda, insanlar, yaşamlarının olumlu yönlerini daha derinden hissediyorlar ve bu duyguyu çevreleriyle paylaşmak istiyorlar . Son günlerde çevremizle ilişkilerimizi incelediğimizde acaba kaçımız sevincimizi en yakınlarımızla paylaşıyoruz? Sevinince hangi duygularımız öne çıkıyor? Sevinmek, yalnızca bireysel olarak yaşadığımız bir duygu mu? Sevinmek aynı zamanda sosyal bir durumdur öyle değil mi? İnsanların çevresinde gerçek dostları oldukça ve çoğaldıkça mutlu oldukları zamanlarda artıyor. Sevgi, sevilmek paylaşıldıkça büyür ve bu duygunun başkalarıyla paylaşılması, mutluluğu daha anlamlı ve kalıcı kılıyor. Böylelikle insanlar, yaşamlarının olumlu yönlerini daha derinden hissediyor ve bu duyguyu çevreleriyle paylaşıyorlar. Küçük mutluluklar, büyük toplulukların oluşmasını sağlıyor .
Hayatımızdaki diğer duygusal değişim ise, yaşadığımız olaylara karşı gösterdiğimiz üzüntüdür. Hepimiz ara sıra hoşumuza gitmeyen , bizi zor durumda bırakan olaylar karşısında maalesef üzülüyoruz. Bazen ,hiç istemesek te buna engel olamıyoruz . Peki , hiç düşündünüz mü? Bizler en çok nelere üzülüyoruz ? Üzülünce neler yapıyoruz? Üzüntümüzü kimlerle paylaşıyoruz? Sanırım, hepiniz düşünmeye başladınız bile. Hadi biraz beyin fırtınası yapalım. Örneğin, okuldaki aldığımız bir not mu ? Çok yakın bir arkadaşımızın bize kötü davranması mı? Annemizin , babamızın bizi azarlaması mı? Çok sevdiğimiz birinin vefatı mı? Yada depremde yıkılan evimize mi? Hangisi? Tüm bu örnekleri çoğaltabiliriz. Sebep ne olursa olsun,. Önemli olan bu durumların geçici olduğunun farkına varmalıyız. Böyle durumlar karşısında , üzüntülerimizi sevdiklerimizle paylaşalım. Bu bize çok iyi gelecektir. Düşününce, bazen açık havada yürüyüşe çıkmak, bisiklete binmek, yüzmek , sevdiğimiz bir arkadaşımızla kahve içmek, kitap okumak, sevdiğimiz bir filmi izlemek veya şarkıyı dinlemek iyi gelecektir hepimize.
Mutluluk , bulaşıcıdır, sizi mutlu eden ortamlarda bulunun, üzüntünüzü paylaşabildiğiniz kadar sevincinizi de paylaşabileceğiniz kişiler olsun hayatınızda…
Özcan Kıvradım
Eğitim Danışmanı