Zeki BAŞTÜRK (Emekli Milli Eğitim Müdürü)

Tarih: 17.04.2025 19:39

DOĞA, SANATIN KENDİSİDİR.

Facebook Twitter Linked-in

DOĞA, SANATIN KENDİSİDİR.

    Doğa, insanın varoluşundan bu yana hayranlıkla izlediği, esinlendiği  ve içinde erinç  bulduğu bir kaynaktır. Gözümüzü çevirdiğimiz her yerde doğanın büyüleyici detaylarına rastlamak olasıdır: Rüzgârla dans eden yapraklar, sabahın serinliğinde uyanan kuşların  sesleri, gökyüzünde süzülen bulutlar… Bütün bunlar, doğanın adeta yaşayan bir sanat eseri olduğunu gösterir.

   Sanat ise, insanın doğayla kurduğu bu derin bağın bir yansımasıdır. Ressamlar, doğanın renklerini tuvallere aktarırken; ozanlar , ağaçların fısıltısını dizelere döker. Besteciler, doğanın seslerinden melodiler üretir, heykeltıraşlar doğadaki formlardan esinlenerek eserlerini biçimlendirir. Tüm sanat dalları, doğanın sunduğu bu zenginlikten beslenir.

    Doğa ile sanat arasındaki bu ilişki karşılıklı bir etkilenme sürecidir. Sanatçı, doğayı gözlemleyerek kendi duygularını ifade etme yolunu bulur. Aynı zamanda sanat, insanlara doğayı fark etme, ona saygı duyma ve koruma bilinci kazandırır. Sanat sayesinde doğanın inceliklerini fark eder, güzelliklerini daha derinden duyumsarız.

Günümüzde teknolojinin ve kentleşmenin artmasıyla doğayla olan bağımız zaman zaman zayıflasa da, sanat bu bağı yeniden kurmamıza yardımcı olur. Bir tablo, bir şiir ya da bir şarkı bizi doğaya götürebilir, özlemini çektiğimiz huzuru yeniden duyumsatabilir.

     Sonuç olarak, doğa ve sanat birbirini tamamlayan iki büyük güçtür. Doğa, sanatın esin  kaynağı; sanat ise doğanın dili gibidir. Bu yüzden hem doğayı sevmeli hem de sanatı yaşamımızın bir parçası hâline getirmeliyiz. Çünkü doğayı anlayan insan, sanatı da anlar; sanatı seven  insan, doğayı korur.

Sanat ve doğa ilişkisini uzun uzun anlatmamın iki nedeni var:  İlki bugün 15 Nisan Dünya Sanat Günü. Yaşamı renklendiren, güzelleştiren kişilerin günü.  Doğaya ve yaşama bakış açımızı değiştiren, farklı gözlerle bakmamızı sağlayan,  bize yaşamı sevdiren sanatçıların gününü kutlamak isteği. Sanatın evrensel dilini kullanan tüm sanatçıların ve sanatçıların günü kutlu olsun!

İkinci nedeni ise bir sergiye katılmam oldu. Böylesine anlamlı ve böylesine özel bir günde bir doğaseverin, bir doğa koruyucusu, bir sanatçının sergi açılışına katılmanın onurunu ve mutluluğunu yaşadım. Dost ve arkadaşım Tansel Saylı'nın sergisinin bu güne rastlaması gerçekten ilginç.

Serginin adı Doğa ve Sanat. Sergilenen her eser, doğadan alınan bir parça. Kimi bir dal parçası, kimi bir kütük ya da ağaç kökü. Sanatçı dost, doğadan topladığı bu kök, kütük ya da dallara ya hiç dokunmamış ya da salt verniklemiş.  Ama her biri bir simge. Kimi yılan, kimi sürüngen, kimi örümcek...Her biri bir başka canlıyı simgeliyor. Doğa sevgisi ile doğayı koruma içgüdüsü bir araya gelmiş. Doğanın kendisinin bir sanat olduğunu kanıtlıyor bizlere.

    Katılım oldukça yoğundu. Çok sayıda sanatsever dostla karşılaşmak da ayrı bir mutluluk. Sergiyi gezenlerin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.Güzel Sanatlar Galerisi'nde sanatseverlerin beğenisine sunulan bu sergi  24 Nisan'a dek açık kalacak. Sergide yer alan eserlerin, sergi bitiminde Osmangazi  Belediyesine armağan edilecek olması da ayrı bir incelik ve güzellik.

Bizleri doğa ve sanatla buluşturduğu , doğayı sevmeyi ve korumayı öğrettiği için sanatçı Tansel Saylı 'yı yürekten kutluyorum.  Sanatın birleştirici,  buluşturucu,  güzelleştirici gücünü bize bir kez daha yaşattığı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Sanatla kalın, mutlu kalın,  iyilikle kalın sanatsever dostlar.

Zeki BAŞTÜRK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —