CUMHURİYETİN KAZINDIRDIKLARI
Bu yıl, 102. yıldönümü kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolun başlangıcında milletimizin “kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti” kurmak üzere “ya istiklâl ya ölüm” ilkesi ile başlattığı Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşımız yer almaktadır. Bu süreç içinde Erzurum ve Sivas Kongrelerini takiben 23 Nisan 1920’de, millî iradeye dayanan Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve bütün dünyaya karşı, yayınladığı beyanname ile “Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğunu” ve “Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde hiçbir makam bulunmadığını” ilân etmişti. Gerçi bu meclis ve bu meclisin içinden çıkan “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti”, yapısı ve işleyişi yönünden, aslında ismi konmamış bir cumhuriyet yönetiminden farksızdı. Ama Millî Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın zaferle bitişini ve Lozan Antlaşması’yla bağımsızlığımızın bütün devletlerce onayını takiben, artık devlet yönetiminin daha açık biçimde isim alması gerekiyordu. İşte 29 Ekim 1923 günü yapılan Anayasa değişikliği ile bu husus da yerine getirildi ve bu yıl 102. yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet ilân edildi. Devleti idare edenlerin seçimle iş başına geldiği yönetim şekline cumhuriyet denir.

Dünyadaki devletlerin çoğu cumhuriyetle yönetilir. Cumhuriyetle yönetilen ülkelerde egemenlik milletindir. Millet, devleti yönetecek kişileri kendisi seçer. Böylece halk kendi kendini yönetmiş olur. Cumhuriyet deyince öncelikle iki husus akla gelir: Birincisi Türk Milletinin binlerce yıllık yurdu olan ve her taraftan işgal edilmiş bulunan Anadolu'nun işgalcilerden kurtarılması; ikincisi ise demokrasinin gelişmesi için en uygun rejim olan Cumhuriyetin kabulü ve ilanıdır. Cumhuriyet, çelişkiler yerine dengeleşmeyi, uzlaşmazlıklar yerine barışı, ayrılık ve farklılıklar yerine birliği, parçalanmak yerine bütünleşmeyi hedef almış ve Anadolu Türk toplumunun tarihsel niteliklerini kaynak kabul ederek bu topluma her şeyden önce iç ve dış barışı önermiştir.
Bu durumda Cumhuriyet Türk milletine ne getirmiştir? Sorusuna bakacak olursak; Demokratik Yapının Kurulması, Eğitim de birlik Cumhuriyetin ilanıyla birlikte eğitim alanında köklü değişiklikler gerçekleştirildi. Türk milletinin aydınlanması ve modern bilimlere erişimi teşvik edildi ve Kadın Hakları Kadınların eğitim alma hakkı da güçlendirildi, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte benimsenen laiklik ilkesi, din ve devlet işlerinin ayrılmasını sağladı.

Böylece farklı dinlere sahip olan bireylerin eşit haklara sahip olduğu bir toplumsal yapı oluşturuldu. Din ve ibadet özgürlüğü temel haklar olarak kabul edildi. Farklı inançlara sahip olan bireylerin barış içinde bir arada yaşaması için gerekli şartlar sağlanmış oldu. Dini hoşgörü ve çeşitlilik, Türk toplumunun zenginliğini artırdı. Ekonomik Bağımsızlık ve Sanayileşme, tarım ve köy reformları, yeni alfabenin kabulü ile okuryazarlığın artması ve dil reformu, kültürel mirasın korunması ve yeniden İnşası, sosyal eşitlik ve adalet. hak, bireyin özgürlükleri kullanabilmesi için yapılan yasal düzenlemedir. Temel özgürlükler şunlardır. Düşünce, kanaat ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın ve haberleşme özgürlüğü yerleşme ve seyahat özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü gibi.
Konuya İslam açısından bakıldığı zaman, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapısı, çok daha İslami özellik taşımaktadır. Çünkü Cumhuriyet yönetimi İslam'a en uygun olan sistemdir. Cumhuriyetin ilanının Türk toplumuna kazandırdığı faydalar ve etkiler sadece geçmişe değil, geleceğe de ışık tutmaktadır. Bu kazanımların üstünden 102 yıl geçse bile eğer bu topraklarda güvenle yaşayabiliyorsak bu cumhuriyetin ilanı sayesindedir. Bu yüzden bu güvenli toprakları gelecek nesillere de aktarmalıyız. Cumhuriyet fazilettir, dolayısıyla fazilet yüksek insani değerlerin tümüne sahip olmak demektir. Atatürk der ki ‘‘Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.’’ Cumhuriyetin 102.yılı herkese kutlu olsun.
Hüsamettin AKSUNGUR
E. Maarif Müfettişi





