Çevremize Sahip Çıkalım
Gelecekte dünyamızı bekleyen en büyük tehlikelerin başında gelen iklim değişikliği,
biyolojik çeşitlilik kaybı, hava ve su kirliliği, ormansızlaşma ve okyanusların plastik atıklarla
dolması gibi sorunlar şimdiden hayatımızı etkilemeye başladı bile. Yaz yazlığını, kış kışlığını
yapamaz oldu. Kendi ellerimizle bozduğumuz ekosistem, insanlığa döndürülmüş en ölümcül
silah gibi karşımızda duruyor.

Bilim insanları geleceğimizi tehdit eden bu sorunu çözmek uğruna ellerinden geleni
yapsalar da vahşi kapitalizmin insanlığı düşündüğü yok. Onlar, “Paranın yüzü sıcaktır.”
sözüne sarılırken geleceğimizin nefes borusunu sıktıklarının farkında değiller mi? Günü
yaşamak uğruna geleceği yok ettiklerini bilmiyorlar mı?
Dünya Çevre Günü, çevre sorunlarının sadece hükümetlerin veya büyük kuruluşların
değil, bireylerin de sorumluluğunda olduğunu hatırlatmak, farkındalık yaratmak amacıyla ilan
edilmiştir. Bugünün önemini hatırlatmak için, dünya genelinde milyonlarca insan, ağaç dikme
etkinliklerinden temizlik kampanyalarına, eğitim seminerlerinden geri dönüşüm projelerine
kadar çeşitli faaliyetlerle bulunuyorlar. Bu faaliyetler, bireylerin çevresel sorunlara karşı
duyarlılığını artırırken, aynı zamanda somut değişimlere de vesile olabilirse amacına ulaşmış
olur.
Ancak unutulmamalıdır ki çevreyi koruma anlamında sorumluluğun en büyüğü devleti
yönetenlerdedir. Çünkü kanun koyucu devlettir. Vatandaşın duyarlılık göstermediği konularda
yaptırımları devreye alarak gelecekte insanlığın başına bela olabilecek sorunları ta baştan
engelleyebilecek güçtür o.
Bu konuda yapılması gereken çok şey olmasına karşın öncelikle küresel sıcaklık
artışını 1,5°C ile sınırlamak için karbon emisyonlarının azaltılması gerekiyor. Bireyler, enerji
tasarrufu yaparak, toplu taşıma kullanarak veya yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih ederek
bu hedefe katkıda bulunabilir.
Her yıl binlerce canlı türü yok oluyor. Doğal yaşam alanlarını korumak ve sürdürülebilir
tarım uygulamalarını desteklemek gerekir.
Plastik kirliliği, okyanusları ve kara ekosistemlerini tehdit ediyor. Geri dönüşüm, yeniden
kullanım ve tek kullanımlık plastikten kaçınma gibi adımlar atılabilir.
Birey olarak bizlerin de yapabileceklerimiz var. Örneğin evlerimizde LED ampuller
kullanabilir yatarken de elektronik cihazları kapatabiliriz.
Geri dönüştürülebilir ürünleri tercih edebiliriz. Ağaç dikebilir, yerel temizlik etkinliklerine
katılarak çevre dostu ürünleri tercih edebiliriz.
İlkokullardan başlamak üzere çevrenizdeki insanları çevre sorunları hakkında
bilgilendirip ve sürdürülebilir yaşam tarzını teşvik edebiliriz.
Para uğruna ormanlarımızın ve su kaynaklarımızın yok olmaması için toplumsal
duyarlılık oluşturabiliriz.
Bütün bunları söylerken ülkemin gerçekleriyle yüzleşmezsem olmaz diye
düşünüyorum. Gelin ülkemizin “çevre “ karnesine bakalım; Maden uğruna, dünyanın
gıpta ile baktığı Kaz Dağları ve Karadeniz ormanlarındaki tahribatlar, yeraltı su kaynaklarını
yok eden vahşi madencilik, derelerimize kurulan “Hidro Elektrik Santralleri” ve sularımıza
karışan kimyasal atıklarla mücadelede sınıfta kalmışlığımız ortada… Doğaya dost değil
düşman haline gelmişiz.
Dünya Çevre Günü, gezegenimizin karşı karşıya olduğu sorunlara karşı bir uyanış
çağrısıdır. Her birimizin attığı küçük adımlar, geleceğimizin daha iyi olması için lokomotif
görevi yapabilir. 5 Haziran’ı sadece bir kutlama günü olarak değil, çevre için somut eylemlerin
başlangıcı olarak görmeliyiz.
Unutmayalım ki, sağlıklı bir çevre olmadan sağlıklı bir gelecek mümkün değildir. Gelin,
bu Dünya Çevre Günü’nde gezegenimize sahip çıkalım ve sürdürülebilir bir dünya için hep
birlikte çalışalım! Torunlarımızın lanetine değil dualarına ihtiyacımız var…