BİR KONSERDEN ÇOK ÖTESİ
Bursa, Türk Sanat Müziği korolarının yoğun olduğu bir kent. Neredeyse her hafta bir konser izleriz. Onlarca insan , gönüllü olarak bu korolara katılırlar. Bir yandan müziğin insana iyi gelen yönüyle uğraşırken öbür yandan pek çok insanın müziği sevmesini, birlikte gülüp eğlenmesini , hoşça vakit geçirmelerini sağlarlar.
Dün akşam yine bir konserseydim. İpekyolu Türk Müziği Topluluğunun konseri vardı Uğur Mumcu salonunda. Yine ilgi yoğundu. İğne atsan yere düşmeyecek denli bir izleyici vardı salonda. Ayakta izleyenler bile vardı.
Sazların çaldığı Nihavend Longa ile başladı konser. Ardından koro " Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben hâlime " şarkısını seslendirdi. Bu şarkı , emeklinin, emekçinin, hak arama mücadelesi veren gazetecilerin, öğrencilerin, köylülerin duygularını ve içinde bulunduğumuz ortamı yansıtıyordu.
Genelde neşeli, hareketli, eğlenceli şarkılarla sürdü konser. Daha ilk şarkıdan itibaren koro ile izleyiciler bütünleşiverdi. Tek yürek oldu herkes. Tüm dinleyiciler koronun bir üyesi gibi eşlik efiyordu şarkılara. " "Yemenimde hâre var ve Beyoğlu'nda gezersin " şarkıları ile sona erdi ilk bölüm.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği yaşadık ikinci bölümde. Çocuklar sahne aldı bu kez. Geleceğin güvencesi çocuklarımız , yeteneklerini sergilediler. Bir bayram coşkusu vardı sahnede. Leyla ve Burak Erdoğdu ikilisi sundu hünerlerini. Leyla piyano çaldı baba Burak şarkıyı okudu.
Eylül Gülsün, "Hayat Sevince Güzel" şarkısını söylerken , yaşamın çocuklarla güzel olduğunu gösterdi dinleyenlere. İçinizdeki çocuk hiç büyümesin dercesine yorumladı şarkısını. Doruk İzmir ise gitarıyla hem çaldı hem söyledi. Tek kişilik resital verdi.
Çocuklarla birlikte hem bayram coşkusu yaşadık , hem geleceğe olan umutlarımızı artırdık. Dünyada çocuklara bayram armağan eden Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha özlemle, saygıyla andık. " Ulusal Egemenlik, kayıtsız koşulsuz ulusundur " diye hep birlikte haykırdık. Tek yürek olduk. Atatürk ilke ve devrimlerinin bekçisi, cumhuriyet kazanımlarının koruyucusu olduğumuzu duyurduk herkese. Çocuklarımızla gururlandık, coştuk, umutlandık. Aydınlık yarınlara olan inancımızı tazeledik, kararlı duruşumuzu sergiledik.
Eğlendik, coştuk, güldük bu gece. Zehra Baysal , yine fıkır fıkırdı. Neşeli ve hareketli şarkıların kendisine çok yakıştığının farkında olarak yorumladı şarkısını. Bizler de alkışlarla eşlik kendisine.
Sevgi - İsmail Filoğlu çifti , her konserde farklı bir şarkı ve farklı bir yorumla çıkıyorlar izleyicilerin karşısına. Gösteri var, dans var, birliktelik ve uyum var şarkılarında. Bu kez bir Karadeniz Türküsü seslendirdiler. Karadeniz şivesiyle konuşmaları, diyalogları ve şarkıyı yorumları hem güldürdü, hem eğlendirdi. Sunumları çok beğenildi. Alışkanlık yarattılar. Her konserde bekleriz artık.
Gecenin en güçlü , en güzel sesi en son çıktı sahneye. Sahnedeki duruşu, kendine olan özgüveni ve şarkıyı yorumlayışı ile değme sanatçılara taş çıkarttı. Elif Akbulut İNCE.
" Ben assolistim, ben artık sahne almalıyım " dercesine duruyordu sahnede. Dinleyenler, alkışlayarak gösterdiler beğenilerini.
Her güzel şeyin sonu olduğu gibi bu gecenin de sonuna geldik. Koronun seslendirdiği " Bülbülüm gel de dile" şarkısını ile konser sona erdi.
Bir konserden çok ötesinde bir gece yaşadık dün gece. Anlamlı, duygu yüklü, coşku dolu bir gece oldu. Egemenlik vurgusu yapıldı. Çocuklara önem ve değer verildi. Çocuklar öne çıkarıldı. Aydınlık günlere olan umutlar arttı. Güneşli günlerin, güzel günlerin yakınlaştığı muştusu verildi. Kulaklarda, yüreklerde , belleklerde unutulmayacak izler bıraktı.
Bu güzel gecenin yaşanmasında emeği geçen Şef Remzi Çelikyay'a , saz sanatçılarına, koroda görev alanlara ve tüm katılımcılara sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Zeki BAŞTÜRK