Barıştan yana…
Aynı topraktan geldik
Biz bize benzeriz
Sevdayla dururken
Neden kavga ederiz
Ver elini ver bana Eftelya
Uzansın elimiz Eftelya
Benim divane gönlüm
Seni ister Eftelya
Hakan Yeşilyurt’un sevgi ve barış kokan bu bestesini hep sevmişimdir.
Bırakın kendi ülkemizi dünyada da savaşlara karşı çıkıp barıştan yana olan herkesin şu soruyu kendine sorması gerekir: Barış içinde yaşamak bu kadar zor mu? İnsanları kavga ettirenlere inat neden barış ve kardeşlik ortamını sağlayamıyoruz? Bakın Gazze’ye, binlerce masum insan, dünyanın gözleri önünde öldürülüyor. Utanmayan insanlık da çıkmış tribünlere “ölüm maçı” izlercesine akan kanı ve gözyaşını seyrediyor. Aslında seyrettiklerinin kendi utançları olduğunun farkında değiller.
Şunu asla unutmamak gerekir. Savaşın kazananı her zaman emperyalizmdir. Savaşları bir sömürü aracı olarak görürler çünkü. Kan ve gözyaşı onların gıdasıdır. Sanayileri savaş malzemeleri üzerinedir. Her türlü zenginliğine çökmek istedikleri ülkeleri, kendi elleriyle kurdukları silahlı terör örgütleri marifetiyle karıştırırlar. Sonra da “Size demokrasi ve insan haklarını getireceğiz” diye nutuk atarlar.
Bu da yetmezmiş gibi değiştirdikleri yeni yöneticilerle ülkenin tüm varlıklarına el koyarlar…
ABD, dünyada hangi ülkeye demokrasi getirmiş bileniniz var mı? Afganistan, Irak ve Libya’ya müdahalelerinin sonuçları ortada değil mi? hangisine demokrasi geldi? Emperyalizm, gerçek anlamda bir demokrasiye ve laikliğe karşıdır. Tek adamlı bir yönetim her zaman onların tercihidir. Bir ülkenin tüm halkını karşılarına almak yerine bir adamı yanlarına almak onlar için daha kolay ve caziptir. “Böl, parçala, yönet” taktiğidir yaptıkları.
Yurtta barış cihanda barış, diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ulusun yaşamı tehlikeye girmedikçe savaşın cinayet olduğunu belirtmiştir.
Bizlere düşen ABD ve diğer sömürgeci ülkelerin oyununa gelmemektir. Komşularımızın gerçek anlamda bir demokrasiyle yönetilmesi için bizlere düşeni barışçıl bir yaklaşımla yerine getirmeliyiz.
Gerçek bir demokrasiye sahip olmak isteyen toplumlardaki her birey, öncelikle insan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunmak zorundadır. Gerçek anlamda toplumsal barış, üstünlerin hukuku için değil hukukun üstünlüğü için mücadele edilerek kazanılır. Hukukun egemen olduğu bir demokrasi barışın olmazsa olmazıdır…
Unutmayın ki barış mutluluk, savaş mutsuzluk verir. Mutlu olmayı istemiyor musunuz yoksa!..