ÇANAKKALE'Yİ GEÇİLMEZ YAPAN İSİMSİZ KAHRAMAN GELİN ;
ÇANKKALE BİR DESTANDIR";
Yıl 1915 Savaş bütün şiddetiyle devam ederken İngiliz, karargahına bilinmeyen bir yerden silahla, devamlı atış edilir. Coniler sırtlarından aldıkları kurşunlarla oldukları yere yığılırlar. Bu duruma hayret eden İngiliz Subayları şaşırırlar... bir türlü....tesbit edemezler. NERDEN geldiğini... Uzun zaman böyle devam eder. Yapılan araştırma bir ikindi vakti kurşunların geldiği yeri tesbit ederek hedef alırlar. Artık kurşunları gelmediğini görürler o evi bulur , giderler kapıyı açıp içeri girdiklerinde gördükleri manzara çok hazindir ve şaşırırlar. Küçük bir
Oda, yatakta yaşlı yatalak bir kadın yanında, 6 aylık bir kız çocuğu kundağında ağlıyor. Yerde kanlar içinde elinde silahıyla yatan 25 yaşlarında genç bir gelin.Neneye sorarlar oğlun, NERDE..? savaşta gelinim ben ve bu minik torunumla beraber yaşıyorduk. Ingiliz subaylar. çok şaşırırlar kendi aralarında derler ki...BİZ BU İNSANLARI YENEMEYİZ GENÇ GELİN YAVRUSU KUCAĞINDA ELİNDE SİLAHIYLA KURŞUNLANIYORUZ ... KOCALARI CEPHELERDE MÜCADELEDE . İngiliz Askerleri hayretler.... içinde kapıyı kapatır çıkarlar. O İSİMSİZ
KAHRAMAN GELİN KENDİNİ SORUMLU HİSEDEREK ÖLÜMÜ PAHASINA YAVRUSUNU ANNESİZ BIRAKIR AMA VATANINI.... SAVUNMASINDAN VAZ GEÇMEZ...VE "ÇANAKKALE'Yİ GEÇİLMEZ YAPAR"
VATAN VE MİLLET AŞKIYLA HİZMETİ KENDİNE ŞİAR EDİNEN ANADOLU... KADINLARININ BİZLERE EMANETİDİR RUHLARI ŞAD MEKANLARI CENNET OLSUN...AMİN
MEĞER HEPSİ ORUÇLUYMUŞ BİZ BU KAHRAMANLARIN HAKKINI NASIL ÖDERİZ
108 Sene Evvel Çanakkale Siperlerinde Bir Mektup:
"Benim güzel kızım, bugün Temmuz 14, Ramazan’ın ikinci günü.
Şeyhülislam oruç tutmayabilirsiniz diye fetva yayınladı.
Ama benim içim rahat etmedi. Oruca niyetlendim.
Sahur vakti çalıların arasında iki kök çiriş (pırasadan daha küçük bir ot) buldum.
Onlarla sahur ettim.
Gündüz yeni siperler kazdık. Hiç susamadım.
Taarruz arttı. Kafamızı çıkaramadık.
Akşam olunca bir asker ezan okudu.
Siperin içinde matara elden ele dolaştı.
Herkes orucunu su ile açtı.
Ben zannettim ki sadece ben oruçluyum.
Meğer bölüğün hepsi oruçluymuş.
Matara en son bana geldi.
Geldi ama ben kendimden utandım.
Arkadaşlarım hepsi sahursuz oruç tutmuşlar.
Ben ise iki çirişi yediğim için arkadaşlarıma karşı kendimi mahcup hissettim.
O gün oruçlu şehit olan Erzurumlu, Tokatlı, Sivaslı, Memleketimizin her yerinden şehit olan arkadaşlarımın hakkını nasıl öderim diye gözyaşı döktüm…”
Bu satırlar ecdadın bu ülkeyi ne zorluklarla ve çetin şartlarda bize bıraktıklarını hatırlatıyor ki kıymetini bilelim.
İnsanımızda oluşturulan en büyük bir hastalık tüketim hırsı ve nimete nankörlük... Halinden şikayet. Tatminsizlik... Bu bir mizaç bozulması aynı zamanda.
Bu satırlar ne kadar bolluk ve bereket içinde olduğumuza halimize şükretmemiz konusunda bize yol göstericidir.
Allah hepsinden tek tek razı olsun