Yakup GÜLAÇTI (Emekli Öğretmen)

Tarih: 18.02.2025 00:12

Yaşlanıyoruz…

Facebook Twitter Linked-in

            Yaşlanıyoruz…
    Yıllarca genç nüfusumuzun fazlalığıyla övünüp durduk. Genç nüfusumuzu geleceğimizin sigortası olarak gördük. Şimdi de yaşlanıyoruz diye hayıflanıyoruz.
Bir ülkenin nüfus artış hızı en az %2 ve üzeri olması gerekirken bizde bu oran %1,5 seviyesine geriledi. Ölüm oranına bakıldığında doğum oranının daha düşük olduğu görülüyor.
   Ülkemizdeki doğurganlık oranının her geçen yıl azalması toplumsal yaşlanmanın en temel nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Bunu etkileyen en önemli faktörün de ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar olduğunu unutmayalım. İş bulamayan gençler, evliliği akıllarına dahi getirmekten kaçınıyorlar.
Ayrıca yurtdışına kaçmaya, oralarda kendilerine gelecek aramaya çalışan eğitimli gençlerimizi de unutmayalım. Toplumsal bir gerçeğimiz daha var: Toplumdaki eğitim seviyesi yükseldikçe doğurganlık oranı düşüyor. Dünyaya gelmesine neden olduğu çocuğuna gerek ekonomik gerekse de sosyal anlamda daha iyi bir gelecek hazırlamak için az çocuğu tercih ediyor gençlerimiz.
   Çocuğunun sadece karnının doymasının yetmeyeceğini, kaliteli bir eğitime nasıl ulaşacağını düşünüyor insanlarımız. “Dünyaya gelenin rızkını Allah verir” mantığı, maalesef çocuklarımıza kaliteli bir gelecek hazırlamıyor. Ülke olarak çocuklarımızı iyi eğitemediğimiz ve onlara istihdam yaratamadığımız sürece korkarım ki nüfusumuzdaki bu yaşlanma devam edecektir. Yapılması gereken çok basit aslında: Çocuklarımızın 18 yaşına kadarki beslenme, sağlık ve eğitim gibi sorunlarını devlet olarak karşılamanın yollarını bulmak zorundayız. Ekonomik olarak dezavantajlı ailelerin çocuklarının diğerleriyle eşitlenmesi sosyal devletin görevidir. Çocuklarımıza her alanda fırsat eşitliğini sağlayabilirsek ailelerin çocuklarıyla ilgili gelecek kaygısını ortadan kaldırabiliriz. 

   Bu da nüfusun artması için önemli bir etken olur. 
Karnını doyuramayan milyonların yanında, vatandaşa üç, beş çocuk yapmalarını tavsiye edenlerin çocukları için ne eğitim ne de gelecek sorunun olmadığını biliyoruz.
Garip gurebanın çocuklarını İmam Hatip Liselerine göndermelerini tavsiye edenlerin çocukları, yurtdışı da dahil en iyi kolejlerde eğitim görüyor ve en az iki yabancı dil öğreniyorlar. Yani anlayacağınız eğitimdeki fırsat eşitliği ilkesi hep yoksulun aleyhine işlemeye devam ediyor. Onların çocukları geleceğin yönetici adayları, garibanınkiler yönetilecekler olsun isteniyor. Oh ne ala memleket değil mi?..
Milli eğitimdeki bilimsellikten ve laiklikten uzak gerici eğitim anlayışı bütün hızıyla sürerken ekonomik zorluk içindeki ailelerin çocukları çeşitli tarikat ve cemaatlerin elinde heder olmaya devam ediliyorlar. 
     Gariban vatandaş KPSS’ye çalışsın, onların çocukları sınavsız, devlet kadrolarına geçsinler. İşe alımlarda adrese teslim şartnameleri görmedik mi?..
Garibanın çektiği yoksulluğu sabırla süsleyip Cennet vaadiyle aç midelerini guruldatırken kendileri şişmiş göbeklerini kaşımaya devam ediyorlar. Sonra da nüfusumuzun neden yaşlandığını araştırıyorlar.
   Yaşlanıyoruz diye hayıflanmak yerine çok geç olmadan devletimiz bu meseleyi çözmek için etkili önlemler almalıdır. Bunların en başında ülkedeki yoksulların neden olmadığı ekonomik sorunları çözmeye çalışmalı. Toplumsal dengeleri bozan gelir dağılımındaki adaletsizlik, hukuk sitemindeki eksiklikler ve eğitimdeki fırsat eşitsizliğini giderici önlemler alınmalı. Günü kurtarmak uğruna evlilik desteği gibi çözümler kalıcı olmaz.
Gençlerin gelecek kaygıları devam ettiği sürece yaşlanmaya devam edeceğiz…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —