9380,95%0,45
37,90% 0,30
42,94% 1,61
3957,95% 2,25
6383,07% 2,67
Mintez Şimşek “Küresel Ticaret Savaşı Kızışıyor”
Araştırmacı-Yazar Mintez Şimşek, yeni makalesinde dünyada son günlerin en büyük gündemi olan ABD’nin gümrük kararı ve küresel ticaret savaşlarını konu aldı.
Son dönemde ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı yüksek gümrük vergisi kararları sonrası borsalarda ve piyasalarda büyük çalkantılar meydana gelmişti.
Araştırmacı – Yazar Mintez Şimşek, ABD- Çİn arasındaki ticaret savaşlarının geçmişinden yola çıkarak bugüne geldiği yazısında şunları ifade etti.
“İlk fitili, 2018 yılının son çeyreğinde ABD’nin, Çin’in uluslararası teknoloji markası olan Huawei’ye karşı aldığı yaptırım kararları ile ateşlenen “ABD-Çin” ticaret savaşı;
Pandemi döneminin özel koşulları çerçevesinde bir müddet rafa kaldırılmış, Çin’in teknoloji firmalarına karşı ABD tarafından yürütülen yaptırımların devam etmesine karşılık, Çin Merkez Bankasınca, ABD hazine tahvilleri ile dolar cinsinden tutulan rezervlere ilişkin yürütülen yeni politikalar ve ABD’ye yapılan nadir elementlerin ihracına ilişkin kısıtlamalar nedeniyle üstü örtülü bir şekilde devam eden savaş, Trump yönetimin işbaşına gelmesi ile açıktan yürütülür hale gelmiştir.
Dünya genelinde satılan ABD hazine tahvillerinin, Japonya’dan sonra en büyük yabancı sahibi olan Çin, Ocak 2023 itibariyle ABD’nin toplam dış borcunun %11,6’sına karşılık gelen 860 milyar dolarlık devlet borcunun da alacaklısı konumundadır. 26 Trilyon Dolarlık dış borcu ile dünyanın en borçlu ülkesi olan ABD açısından, borcun kaynağı cinsteki parayı (ABD Doları) basan ülke olması itibariyle, lehinde seyreden bu borç-alacak ilişkisinin sürdürülebilir kılınması hayati öneme sahiptir. Bu itibarla Çin, ABD ekonomisinin yaklaşık %12’sini tek başına finanse etmektedir. Bunun farkında olan Çin, başta Rusya olmak üzere birçok ülke ile yürüttüğü ticari ilişkileri ulusal para cinsinden takas esasına çevirmiş, bu ticarette en büyük payı alan Rusya ile olan ticaret hacmi 2023 yılı sonu itibariyle 240 Milyar Dolarlık bir hacme ulaşmıştır.
Çin’in ABD dışında ki ülkelerle ulusal para cinsinden yürüttüğü bu ticari faaliyetler, ABD dolarını dünyanın rezerv parası olarak hâkim kılan ABD hazinesine zarar vermeye başlamış, diğer taraftan bu uygulama ABD ve AB’nin, Rusya ve İran’a yönelik yaptırımlarını da yer yer etkisiz hale getirmiştir.
Yine bazı nadir elementler konusunda tek satıcı olan Çin, bu tekelini ABD aleyhine kullanabileceği konusunda çeşitli sinyaller vermiş ve bazı nadir elementlerin ihracını hükümetin özel iznine bağlayarak, ülkesindeki nadir ve stratejik elementlerin topraktan çıkarılması ve işlenmesine ilişkin teknolojilerin ihracını kesin olarak yasaklamıştır.
Diğer taraftan aynı süreçte, ABD’nin ulusal markaları niteliğinde olup ürünlerinin önemli bir kısmını Çin’de imal eden bazı markalar (Apple, Nike, IBM vb.), Çin’de ki üretim departmanlarını peyderpey kapatarak, üretim departmanlarını Hindistan ve diğer Güneydoğu Asya ülkelerine kaydırması da Çin’in ulusal istihdam ve üretim kapasitesine zarar vermiş, buna karşılık Çin; üretim teknolojisine hâkim olduğu bu markalara alternatif, benzer ve ucuz ürünleri piyasaya sürerek ABD menşeli markalar aleyhine haksız bir rekabet ortamı oluşturmuştur.
2024 yılında ABD’ye toplam 439 milyar dolar ihracat yapan ve bunun karşılığında ABD’den 144 milyar dolar değerinde mal ithal eden Çin, satışlarının önemli bir bölümünü ABD’ye yapan Vietnam ve Güney Kore gibi ülkelerin de en büyük hammadde ve ara mal tedarikçisi konumunda olup ABD’nin küresel ve bölgesel tüm ticari operasyonlarında başlıca rakip konumuna gelmiş, küresel rekabeti etkileyen en önemli gücü olan “ucuz emek” avantajı ile de bu rekabeti kendi lehine çevirmiştir.
İşte bu noktada Çin, ABD ile olan küresel rekabetini daha üst bir seviyeye taşıyacak olan, ikili ticaret hacmi yüksek olan ülkelerle yapılan alışverişlerde ulusal para takası yöntemine geçilmesi projesini hayata geçirmiş ve bu suretle, ABD’nin küresel ekonomik hükümranlığının temeli sayılan Bretton Woods Sistemini (küresel tüm ekonomik değerlemelerin ABD doları cinsinden yapılması) sarsmaya başlamıştır. ABD’nin (üstelik karşılığında altın rezervi olmadan) bastığı kâğıt paraya (USD) dayanan bu sistem, ABD’nin küresel lider güç konseptinin ayrılmaz bir parçası olup derin ABD’nin kırmızı çizgisidir.
ABD açısından, Çin ürünlerinin ekonomik bir güvenlik tehdidi olarak görülmesine sebep gösterilen bir diğer önemli konu da Çin merkezli online ticaret firmalarının, ABD’de vergi mükellefi olmadan ve doğrudan personel istihdam etmeden, rekabetçi fiyat avantajı ile ABD pazarına sattığı ürün ve hizmetlerdeki fark edilir artışlar ve bu satışların ABD iç ticaretine verdiği ciddi zararlardır.
Gerçekten de bugün her biri ayrı bir küresel marka olan Shein, Temu ve AliExpress gibi Çin menşeli online ticaret siteleri ve bu sitelere müşteri yönlendirme amacı ile kullanılan Tiktok(Douyin) gibi Çin sosyal medya platformları; sadece ABD açısından değil, Çin’in pazar olarak gördüğü diğer tüm ülkeler için de önemli bir ticari tehdit oluşturmaktadır.
Çin’in bahse konu online ticaret siteleri aracılığı ile yürüttüğü haksız rekabet nedeni ile ABD’nin 100-150 yıllık geçmişi olan dev perakende satış firmaları (Joann, Kmart, Maxion Power, Forever21, The Body Shop, Rue21, Party City, Express Inc.) birer birer iflas başvurusu yapmaktadır. ABD perakende satış sektöründe devam eden iflas ve işyeri kapatma süreçleri, özellikle işsizlik tarafında ve perakende satış ağının ayrılmaz bir parçası olan lojistik sektöründe, önemli negatif etkilere neden olmaktadır. Nitekim ABD İşsizlik verisi Mart-2025 tarihi itibari ile %4,2 oranına yükselerek Kasım-2024 tarihinden bu yana görülen en yüksek orana ulaşmıştır.
Trump yönetimin neredeyse bir acil eylem planı gibi gündemine aldığı, Çin menşeli online perakende ürün satışlarında; değeri 800 doların altındaki tüm Çin menşeli kargo paketleri evvelce gümrük vergisinden muaf iken, bu ürünlerin öncelikle 2 Mayıs 2025’ten itibaren %30 oranında gümrük vergisine tabi tutulması karara bağlanmış, Çin’in de bu uygulamaya karşılık ABD menşeli ürünlere aynı oranda gümrük vergisi koyması üzerine bu malların gümrük vergisi oranı, %90’a çıkarılmıştır.
Gelinen son süreçte ABD net bir şekilde, Çin’den kendisine biat etmesini ve kuralları önceden kendisince kurulan küresel ekonomik düzene uygun olmayan tüm ticari hamlelerini askıya almasını istemekte, biat etmediği takdirde ise gümrük vergilerini her geçen gün ayrı bir tarifeye bağlayarak bir silah gibi kullanacağını açıkça ifade etmektedir.
Bu satırların yazıldığı gün itibariyle ABD’nin Çin’e uyguladığı tarife %134, Çin’in ABD’ye uyguladığı karşılık tarife oranı ise %84 oranında seyretmekte iken Çin’in ABD’ye biat yönünde en ufak bir yumuşaması da görülmemekle birlikte “restine rest” anlayışı ile mukabelede bulunmaktadır.
Şüphesiz Çin’in, ABD tarafından yapılan gümrük vergisi ataklarına karşı panik yapmaması ve mütekabiliyet ilkesi gereğince hemen karşı atağa geçmesinin en önemli nedeni, dünyanın en fazla dış ticaret fazlası veren ülkesi (~1 Trilyon Dolar fazla) olması, kendisine karşı tarife yaptırımı uygulayan ABD’nin ise dünyanın en fazla dış ticaret açığı olan ülkesi (~ –920 Milyar Dolar eksik) olmasından kaynaklanmaktadır ve görülen o ki Çin, bu tarz bir ekonomik savaş hamlesine karşı kendi iç ve dış dinamiklerini sağlam tutacak düzeyde dirençlidir.
ABD’nin yeni gümrük politikası, başlangıçta Rusya, Küba, Kuzey Kore, İran ve Belarus gibi önceden yaptırım uyguladığı ülkelerin dışında kalan diğer tüm ülkeler için geçerli iken, 10 Nisan 2025 itibari ile Çin dışında ki ülkelere getirilen yeni tarifeler, 90 gün süreyle askıya alınmış, ABD uluslararası genel bir tepkinin odağı olmak yerine Çin ile karşılıklı hesaplaşma moduna geçmiştir. Anlaşıldığı kadarı ile bu uygulamadan amaç; Çin’de yoğunlaşan ABD talepli üretim faaliyetlerinin, tarifelerin düşük tutulduğu diğer ülkelere kaydırılması ve yine doğal ekonomik müttefik olarak görülen AB’ye de dolaylı bir gözdağı verilerek, AB’nin de Çin’e ek vergiler konulmasının talep edileceğidir.
Tüm bu senaryolara karşı Çin ekonomisinin, Çin’e has olan iç dinamikler ve dünyanın en yüksek USD rezervine sahip merkez bankası ile yıllardan beri, dünyanın en çok dış ticaret fazlası veren ülkesi olarak, bu savaşın kaybeden tarafı olmayacağı öngörülmektedir.”
Turan AKTÜRK/Erzurum Birikim Gazetesi/Şenkaya Haber/ANKARA