Son dönemde üretimde yaşanan sorunlar icra ve konkordato dosyalarına da yansıdı. Türkiye’deki çeşitli icra müdürlükleri aracılığıyla resmi kanallarda yayımlanan endüstriyel ürünler ve ticareti yapılan ürünlerin satış ilanları artmaya başladı. Şubat sonu itibarıyla üretimde kullanılan makine ve donanımları da içeren endüstriyel grupta 26, marka, patent ve tescil kategorisinde de 3 ilan bulunuyor. UYAP üzerinden icra daireleri ve satış memurluklarınca e-satışlar için açılan ilan sayısı da artış eğilimini sürdürürken şubat ayı sonu itibarıyla Bursa için 2 bin 700’ü aştı. Bu ilanların yaklaşık 2 bini taşınmaz satışlarından oluşuyor. Bursa’daki iflas hukuku davalarına ilişkin tebligat ilanlarına da her geçen gün yenileri ekleniyor. 2024 yılı içerisinde Bursa’da 3’ü Bursa İflas Dairesi, 1’i de İnegöl İcra Dairesi olmak üzere 4 firmanın iflasının açılmasına ilişkin kararlar resmi organlarca yayımlandı. 3 firma için de iflas öncesi alacaklılara çağrıya çıkıldı. Bursa’da konkordato ve mühlet uzatılmasına ilişkin ilanlarda da artış yaşanıyor.
İlan.gov.tr verilerine göre Bursa’da halen derdest olan 128 Konkordato dosyası bulunuyor. Bu dosyaların 3 ay konkordato geçici mühleti verilen, konkordato geçici mühleti 2 ay uzatılan ve kesin süreye geçen dosyalar olmak üzere 3 ayrı aşamada olduğunu belirten Bursa Yeminli Mali Müşavirler Odası (Bursa YMMO) Başkanı İhsan Akar, “Bursa’da, Konkordato talebi hali hazırda İnegöl ilçesinden yoğun olarak gelmektedir. Özellikle asıl faaliyet konularının dışında araç ve gayrimenkul ticareti yapmak suretiyle kapasitelerinin çok üzerinde borçlanan firmaların borçlarını ödemesi mümkün olamadığından konkordato talepleri olduğunu duymaktayız. Konkordato taleplerinin çoğunluğu yakın geçmişte krediye kolay ulaşabilen ve bu krediyi verimli kullanamayan, geri ödemeye fon bulamayan firmalardan oluşuyor. Bursa merkezde konkordato talep eden firmaların ise çoğunlukla yanlış yatırım ve kar etmeyen işletme kaynaklı borçlanmaları olup geçmiş dönemde alınan uzun vadeli kredilerin kısa vadeye dönüşmesi, yeni uzun vadeli krediler bulunamaması, krediye ulaşılamayınca likit ihtiyaçlarının çek ve hatır çeki gibi enstrümanlarla karşılanması ve tedbir alınmasında çok geç kalınmasından kaynaklandığını gözlemledik” dedi.
Grup şirketlerin birbirlerine olan kefaleti veya şirket ortakları arasında meydana gelen anlaşmazlıklar sonrasında ortaklar tarafından hayatın olağan akışına uygun olmayan borçlanmaların da konkordato sebebi olduğunu belirten Akar, “Son dönemlerde konkordato talebi için arayışta olan firmalar içerisinde konkordato masraflarını ödeyemeyecek kadar zor durumda olan dikkate değer bir çoğunluk bulunuyor. Şirket ortaklarının ve yöneticilerinin de banka kredilerinde müteselsil kefil olmaları ve kamu alacaklarından müteselsil sorumlu olmaları nedeniyle şahsi mal varlıkları ile sorumlu olmaları nedeniyle şirket ile birlikte konkordato talep etmeleri de sıkça karşılaşılan bir durum” ifadelerini kullandı.
Adi konkordato, vade konkordatosu, tenzilat konkordatosu, iflas içi-iflas dışı konkordato ve diğer konkordato olmak üzere başvuruların 5 kategoride yapıldığını hatırlatan Akar, “Bursa’da büyük çoğunlukla davacılar tarafından Hasımsız Adi Konkordato davası açılmaktadır. Bunun yanında alacaklılar tarafından da açılan konkordato davaları da bulunmaktadır. Bursa’da genel olarak vade konkordatosu teklif olunmakta olup ortalama vade talebi konkordatonun onayını müteakip 36 aydır. Vade konkordatosu talep eden borçluların alacaklıların menfatlerine uygun ve işletmenin kaynakları ile uyumlu bir ödeme planı sunması ve makul bir faiz ödemesinin öngörülmesi gerekiyor. Bunun yanında tenzilat konkordatosu talepleri de bulunmaktadır” diye konuştu.
Konkordato talep eden firmalardaki en önemli olumsuzlukların başında muhasebe ve finans sistemlerinin, defter kayıt ve nizamlarının yetersiz olması ile işverenlerin bu duruma olan duyarsızlıklarınının geldiğini belirten Akar, “İşletme sahiplerinin gerçek borç ve alacaklarına ilişkin doğru ve güvenilir bilgi akışında isteksiz davranması, firma veya başka kişiler lehine verine hatır çeki, ipotek veya kefaletlerin muhasebe ile irtibatlandırılmaması, borç ve alacakların genelde kayıtlarının ciddi bir revizyona tabi tutulması gerekliliği işletmenin içinde bulunduğu durumun gerçek raporlanmasına engel olmaktadır. Bu nedenle şirketlerin, maliyet ve yönetim muhasebesinin doğru uygulandığı, finansal tablolarının tamamının gerçeğe uygun ve faaliyet sonuçlarını doğru yansıtacak şekilde düzenlemeleri, bu şekilde hazırlanan finansal tabloları doğru denetleyecek ve yorumlayacak uzman meslek mensuplarından destek alması gerekmektedir. Şirketler için hali hazırda krediye ulaşmak zor ve pahalı olup nakit akışlarını doğru yönetmeleri gerekmektedir. Bunun yanında şirketlerin spekülatif karlılıklar yerine operasyonel karlılıklar ile faaliyette bulunacak bir yapıya kavuşmalıdırlar. İşletmelerin yatırım ve üretim planlamasını doğru yapmaları, katkı payı yaratmayan üretimden kaçınmalıdırlar” dedi.
kaynak:ekonomim.com/